Öncelikle esnafın bireysel olarak kendisine bir ayna tutması gerekir. Temizlik, düzen, ulaşılabilirlik, hizmet kalitesi, personelin güler yüzlülüğü, müşteriyi anlama, değişime açık olma, yenilikçilik ve teknolojiyi takip etme konularında kendilerini değerlendirmeliler. Ayrıca, yeni jenerasyonu anlamaya yönelik bir çaba göstermeleri de önemlidir.
Esnafın sadece kendi işletmesiyle sınırlı kalmayıp, bulunduğu çarşıyı, bölgeyi ve komşularını da gözden geçirmesi gerekir. Çarşının genel durumu, sokakların temizliği, vitrinlerin çekiciliği, sunulan mal ve hizmetlerin kalitesi gibi faktörler bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
İnsan psikolojisi gereği, işler kötü gitmeye başladığında genellikle özen ve dikkatte azalma olur. Bunun sonucunda negatif bir enerji yayılabilir. Oysa tam tersine, toparlanmak ve dayanışma göstermek gerekir. Birlikte hareket etmek, iş birliği ve güç birliği yapmak zor zamanlarda çözümün anahtarıdır.
Esnafın müşterileri suçlamadan, kendilerini unutturmadan geri kazanmak için neler yapabileceğini birlikte düşünmesi gerekir. Aslında bu, o kadar da zor bir durum değildir. Bugün müşteri kitlesine baktığımızda nostaljik çarşıları bilen ve özleyen bir grubun var olduğunu görebiliriz. Belediyelerle iş birliği yaparak, yenilikçi bir yaklaşımla ve işlerinize farklı bir gözle bakarak bu sıkıntıların üstesinden gelebilirsiniz.
Elbette esnaflarımız, işlerinde tecrübeli ve müşterilerini iyi tanıyor. Ancak tecrübeye rağmen neden tıkanıklık yaşanıyor?
Çalışanlarınıza eğitim aldırın. Özellikle iletişim eğitimleri bu konuda önemli bir fark yaratabilir. Müşterilere “Buyurun efendim” demeyi, acele etmeden ve özenle davranmayı öğrenmeliler. İletişimde kullandığınız cümlelere, ses tonuna ve jestlerinize dikkat edin. Tebessümünüzü eksik etmeyin. İçten bir sevgiyle yaklaşın.
Unutmayın, müşterileriniz sizin kralınız. Krallar nasıl ağırlanıyorsa, müşterilerinizi de aynı özenle ve aşkla karşılayın.
Hazırlayan:
Ayson Karabağ, Yazar-Gazeteci