Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e Türkiye’den Bir Mektup
Atatürk’e bir gün, gazeteci nedir diye sormuşlar. O da “Gazeteci bir mehtaptır; bize ayna tutarlar” demiş. Biz o aynaya bakarak eksiklerimizi görürüz. Eleştiriler bakış açımızı genişletir, yeni kanallar açar. Fotoğrafları ve yazıları kalemlerin büyülü etkisidir. Gazeteleri okuyarak kendimizi geliştirmek zorundayız. Eleştiriler, sevilmediğimizden değil, sevildiklerimizden kaynaklanır. Gazeteciler bize ayna tutarlar; dışarıdan bakıldığında doğruyu gösteren terazidirler. Bu insanları iyi dinlemek gerekir.
Sayın Cumhurbaşkanım,
30 yıl önce geldiğimiz dönemde Azerbaycan’da pek çok iş sektörü yoktu. İş sektörleri olmayınca, şirketlerde sekreterler de yoktu. Zamanla Türkiye’den Erzurumlu, Balıkesirli, Karslı, Iğdırlı girişimciler gelip burada iş kurdular. Çalışarak, iş yerlerine sekreterler aldılar ve bu süreçte eğitim için Bakü’ye gelip şahsımdan eğitim aldılar. Daha sonra girişimci iş adamlarına yönelik seminerler verdim. İşlerini geliştirmek için büyük çaba harcayan pek çok kişiyi gördüm. Zaman zaman oradaki iş adamları, “Abi senin kökün burada, akrabaların var, sen de burada bir şube aç” diyerek beni teşvik ettiler. Bu girişimciler Azerbaycan ve Bakü için çok çalıştılar ve büyük emek verdiler.
Azerbaycan ve Türk iş adamları adına düzenlenen bir gecede pek çok sanatçı ile bir araya geldik. Harika bir geceydi. O gece şahsıma bir plaket verildi. Ayrıca AS TV’de sabah programına davet edildim. Azerbaycan’da bulunmak beni çok mutlu etti. Türkiye’de, AS TV’den babam ve annem de beni izlediler. Onların mutluluğu beni ayrıca gururlandırdı. Babam, doğduğu memleketinde bulunmanın mutluluğunu yaşadı.
Sosyal Medya Videonuzu İzledim
Videonuzda, devlet memurlarına “Kanunsuz iş yapmayın, devletin adını kullanarak çıkar sağlamayın, vatandaşları incitmeyin, devletin temsilcisi olduğunuzu unutmayın, sorumluluklarınızın farkında olun, vatandaştan para talep etmeyin” diyordunuz. Bu sözleriniz biz iş adamlarını mutlu etti.
Ancak, Azerbaycan’daki iş adamlarından sıkıntılar duyuyorum. Vergi borçları olan kişiler var, fakat bazı iş adamlarının hesaplarına el konulduğu için iş yapamaz hale gelmişler. Bu durumdaki esnaflar için vergi borçlarının taksitlendirilmesi yönünde bir çözüm yolu açılmasını rica ediyorum. Elinde ve kolunda bağlılık hisseden bir iş adamı, çalışamaz hale geliyor. Bu sıkıntıları kim dinler, kim çözebilir?
Bildiğimiz kapıları çaldık, ancak
1.000.000 Manat Üstü Borçlarla ilgileniyorlar , Ancak 1.000.000 Altı Olan Baçlarla Kapılar Kapanıyor
Gecikmiş vergi borçları konusunda, “Biz bu borçlarla ilgilenmiyoruz” diyerek kapılar yüzümüze kapanıyor. Onurlu vatandaşlarımız, borçlarını ödemek için çaldıkları kapılarda reddediliyor. Bakü’deki birçok esnaf da bu tür sorunlarla karşı karşıya. Çözüm üretecek, sıkıntılarını dinleyecek bir kapı arıyorlar.
Vergi borçlarının artışı, esnafı zor durumda bırakıyor. Bu konuda esnafa yardım edilecek yollar bulunması en büyük arzum.
Mustafa Kemal Atatürk ile Çiftçinin Hikayesi
Atatürk, dinlenmek için gittiği Florya Köşkü’nden şoförüyle Küçükçekmece’ye doğru giderken, tarlasında saban süren bir çiftçi görür. Çiftçinin sabanında, bir öküz ve bir merkep koşuludur. Atatürk, arabayı durdurur ve tarlaya doğru yürür. Çiftçiye, “Kolay gelsin ağa” der ve sohbet etmeye başlar. Öküzle merkebi yan yana koşmanın doğru olmadığını söyler. Çiftçi ise mahsulünün az olduğu için vergi borcunu ödeyemediğini, diğer öküzünün vergi memurları tarafından alınıp satıldığını anlatır. Bu olay, Atatürk’ü çok etkiler ve durumu hemen Bakanlar Kurulu’na bildirir. Sonuç olarak, çiftçilerin hayvanlarının ve tarım aletlerinin haczedilemeyeceğine dair kanun çıkarılır.
Esnaflarımızın vergilerini ödeyebilmesi ve işlerini sürdürebilmesi için destek olunması gerekmektedir. Bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını rica ediyorum.
Ayson Karabağ
Yazar-Gazeteci