Bakırköy’ümüz Kamera Müzesini kazandıran Hilmi Nakipoğlu’na teşekkür ederim. Çünkü fotoğraf makinasını elimizden hiç düşürmeden, haberlerimizin okunmasını sağlayan fotoğraflarımız oldu. İlk siyah-beyaz dönemini yaşadım. Sonra renklisini yaşadım. Müzede fotoğraf makinalarını gördükçe her bir makina ile birlikte yaşadım eski günlerimi… Kimini kullanmak nasip oldu, kimini alamadığım için çok üzüldüm. Her iki duygumla birlikte 35 yıl geriye gittik. O sayfaları çevirdiğimde içinde sevgi var, ruh var, sanat vardı. Bu müzede beni duygulandıran pek çok ürün var. Onları görmek gerekir, filmleri görmek gerekir, slayt makinalarını görmek gerekir. Onun için burada her bir makina sayfasında bilgiler var. Bu makinaları gördükçe, sayfaları okuyarak, haberleri iyi anlayarak gezdiğinizde bu müzede 50 yılı, 60 yılı, 100 yılı sizlere taşıyarak gelen bu eserlerle karşılaşabilirsiniz. Bu eserleri, şimdiki bilgilerle karıştırırsanız, belki bir fırsat kapısı açabilirsiniz, bir icatta bulunabilirsiniz. Onun için bu müzeyi gençlerimizin gezmesi gerekir. Bu müzeyi, teknoloji ile uğraşan gençlerimiz için araştırmacı, ileriyi gören bir zihniyetle incelediğinizde bu müzeden alacaklarınıza inancım tamdır. Bu müzeden ilham alan, icat yapacak o gençlerimizin hizmetinde çalışarak 130 ülkede de haber yapalım. Yeter ki, Bakırköyümüzün müzesinden çıksınlar. Okul müdürlerimiz, annelerimiz, babalarımız; öğrencilerimizi, evlatlarımızı bu müzeye mutlaka getirin. Fotoğraf sanatı, özellikle akıllı telefonların kat ettiği mesafe sayesinde artık gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olsa da aslında son derece yeni bir sanattır. Bu çekilen, günlük, aylık, yıllık fotoğrafları iyi saklayabilmek, iyi koruyabilmek, 30 yıl sonra daha da anlam kazanacaktır. Örneğin bir evladınızı, dünyaya yeni geldiğinde çektiğiniz fotoğraflar ileride evladınız için çok iyi bir sermayedir. Çok iyi bir dönemde yetiştiğini gün gün fotoğraflarla görecektir. Bu bir çocuk için çok büyük bir anlam taşımaktadır.
Hilmi Nakipoğlu; Fotoğraf Makinesı Nedir?
Bir insanın, nesnenin veya manzaranın saklanabilir resmini çeken makinalara fotoğraf makinası denir. Fotoğraf çekilen objenin yansıttığı ışık, mercekler yardımıyla makinedeki ışığa duyarlı kimyasal maddelerle kaplı filmin üzerine düşürülerek fotoğraf oluşturulur.
Hilmi Nakipoğlu; Fotoğraf Nedir?
Fotoğraf, “ışık “, “aydınlık“ ve Yunanca: , “çizmek“, “kazımak“, “resim yapmak“, “yazmak” kelimeleri birleştirilerek türetilmiş bir isimdir. Kelime anlamı, ışık yardımı ile iz bırakmaktır. Osmanlı döneminde fotoğraftan bahsedilirken ilk olarak “ateş yazması” şeklinde bir tanımla adlandırıldığı belirtilmektedir.
Hilmi Nakipoğlu; Fotoğraf Çekmek Bir Sanat mıdır?
Oysa sanat olabilmesi için bir şeyin var edilmesi gerekir. Fotoğraf öğrenilebilir bir süreçtir. İçine hayal gücü ve yaratım kattığınızda, hislerinizi karşı tarafa aktardığınızda ve fotoğrafa bakıldığında isminiz akla geliyorsa, fotoğraf imzanızı taşıyor demektir. Evet, işte o zaman fotoğraf bir sanattır. Fotoğraf; çeken kişinin becerisi ile başlar. Işık çok önemlidir. Beceri ve hayal gücü ile iyi bir poz verdirmek, iyi bir anı bırakabilmek gerekir. Bu da fotoğraf çeken kişinin hayal gücüyle kişiye göre pozu yakalamakla çok çok önemlidir.
Hilmi Nakipoğlu; Müze Nedir?
Müze, sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapılardır.
Hilmi Nakipoğlu; Hayalleriniz Nedir?
Yazılar ve konuları fotoğraflar daha da ikna eder. Okuyan kişinin hayalinde konu daha çok canlanıyor. Her bir fotoğraf hayal gücüyle beni bir yere taşıdığına inanıyorum. Bu müzeyi gezen gençlerimizin de ufkunu açacağına, hayal güçlerinin daha da güçleneceğine inanıyorum. Liderimiz, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğraflarını yeni nesile, sevgiyle saygıyla nasıl taşıdığımızı görsünler. Fotoğrafların büyük etkisi olduğunu fark edeceksiniz. Atatürk der ki, çocukken iki-üç kuruşlarımı kitaba vermeseydim, hayalini kurduğum ülkeme kavuşamazdım.
Hilmi Nakipoğlu; Müzeyi Gezecek Gençlere Tavsiyeleriniz Nelerdir?
Bu müzeyi gezerken vakit ayırın, zaman ayırın. Müze yetkilisi ile bilgi toplaya toplaya gezin. Gerekirse sesli kayıt alın, not alın, fotoğraf çekin. Bu bilgileri topladıkça, bu bilgileri yürekten, kalpten topladığınızda sizin içinizde yatan, uyuyan yeteneği harekete geçireceğine inanıyorum. İyi görün, kulaklarınızı açın. Bu şekilde gezin, bilgi alın. Evde tek başınıza kaldığınızda aklınızda kalanları gözlerinizde canlandırın. Elinizdeki notları tekrar okuyun. Mutlaka içinden bir ilham gelir. Bazı insanlar var görmez, çünkü o kanalları kapalı. Bazı insanları dinlemez o kanalı kapalıdır. Gençler kanallarınızı açın, dinleyen toplayandır, konuşan tüketendir. Aklınıza gelen bir konuyu kimseyle paylaşmayın, bilgi de çok gizli kalmalı ki, yüreğinizde pişsin, olgunlaşsın. Bir örnek verirsek, bir kızı sevdiniz ama kızın haberi yok, emin değilsiniz, sadece bir arzu onun için yüreğinizde otursun. Sonra çok zeki, akıllı, bilinçli kişi ile konuşun ki, hayallerinizi suya atmasına izin vermeyin. Çünkü çevremizde boş insanlarla konuştukça, bilgileriniz yere dökülecek, elinizden çıkacak. Sıkı sıkı sarılın, bir örgüt kültürü gibi sıkı sıkı içinizde beklesin. Kendi deponuzu daha sağlam tutun. Elinize ne alırsanız okuyun. İnternette de okuyun. Ama dokunarak, sayfaları çevirerek okuyun. Sizi etkileyen konuları, akıl defterinize not alın. Üzerinde düşünün, hayalini kurun, araştırın. Bilgili olursanız, cesaretiniz artacaktır. Bir yazar diyor ki, tecrübeli, deneyimli, acı faturaları ödeyen kişileri dinleyin. Aynı acı faturayı siz ödemeyin. Bilginin ne kadar önemli olduğunu bilin. Bilgi sizin yolunuzu aydınlatan, hayallerinizi süsleyen, enerjinizi artıran sizi harekete geçiren güçtür. Ben gençlerimiz için müzemizi kurmamızın amacı, bu müzeyi Türkiyemizin gençlerine bırakıyorum. Bakırköylü gençlerimize, İstanbullu gençlerimize emanet ediyorum.
Bakırköy’ümüz Kamera Müzesini kazandıran Hilmi Nakipoğlu’na bir gazeteci olarak sonsuz teşekkür ediyorum.
