Hayat ve Ölüm
Hayat kelimesinin en kısa karşılığı; yaşamak, sağ olmak iken, ölümün karşılığında ise; canlılarda bütün yaşam süreçlerinin geriyi dönüşü olmayacak biçimde durması demektir. Tarih boyunca gizemini koruyan ve boş inançlara kaynaklık eden ölümün kesin tanımının yapılamaması, sürekli tartışmalara konu olmuş kültürel farklılaklar göstermiştir. Aslında ölüm; toplumsal bir olgudur. Bugüne kadar ne saati ne de günü tespit edilememiştir. Yalnız insan, ölümlerinin biyolojik hastalıklar ve karşılaşılan ani kaza ve belaların neticesinde çok daha gerçekleşeceği bilinir. Yasal olarak tespiti nüfus kütükleri kaynaklarında kanıtlanır. Hukuk açısından ölüm kişiiliğinin sona ermesi sonucunda, ölenin mal varlığı hakları ölümle birlikte mirasçılarına geçer. Mahkemeler ölenin yakınlarını tespit eder. Ve her bir mirasçının belirlenmesine rağmen, bazı kesimlerde buna karşı çıkar. Sonuçta kavga ve ölümlere sebep olurlar. İslam inancında da miras üzerinde hassasiyetle durulmuş şu mirasla kimsenin zengin olmaması sağlanmıştır. O nedenle ölenin malı kimseye hayır etmez derler. Hayır yapmak istiyorsanız, ölmeden yapmak en makbulü. Askeri vakıflara ya da eğitim vakıflarına bağışlayabilirsiniz.
Kadir Dikme