Bu yazımda küresel ısınma ve ozon tabakasındaki incelmenin zararlı etkilerini ele alıp, bu etkileri azaltmak için kısaca mimari, tüketim ve çeşitli sanayi faaliyetleri ölçeğinde pratik / genel çözüm önerilerinden bahsedeceğim.
Henüz küresel ısınmanın dünyamız üzerindeki yıkıcı etkileri çok yoğun tartışılmaz iken, Avustralya kıtasının üzerindeki ozon tabakasındaki büyük deliğin ve incelmenin yıkıcı etkilerinden bahsedilmekte idi. Dünyamızın üzerini saran ozon tabakasının, güneşten dünyaya uzanan ultraviyole ışınlardaki radyasyon etkilerinin, canlılara ulaşmasını önlemede çok önemli rolü vardır. Ozon tabakasını oluşturan ozon moleküllerinin yoğunluğu atmosferin üst kısmında kalın, atmosferin alt kısmında ise ince olmalıdır. Güneşten çıkan zararlı ışınlar, ozon tabakasında delik / incelme olduğu bölgelerde yaşayan insanlarda, cilt kanseri, katarakt oluşumunu tetiklerler. Ve aynı bölgelerde deniz canlılarını tahrip ve bu mahsullerden tüketen halkın sağlığını da dolaylı olarak tehdit ederler. Bunu için öncelikle atmosferin üst kısmındaki ozon tabakasının delinmesindeki başlıca unsur olan, her türlü soğutucu tüketimini sınırlamamız, kontrol altında tutmamız gerekmektedir. Kontrollü kullanımını teşvik etmemiz gereken bu ürünlerden başlıcaları ise, klimalar ve buzdolapları ve derin donduruculardır. Anlaşılıyor ki, acil olarak doğal klima ortamlarını oluşturmalıyız. Başlıca doğal klima ortamları nasıl oluşturulur? Ormanları korumak ve yenilerini oluşturmak suretiyle yeşil alanları günlük kullanıma dahil etmek, sokak ölçeğinde “pergole”ler oluşturmak, her türlü gölge oluşumunu destekleyici çözümler sunmak doğal klima ortamları oluşturacaktır. Ayrıca serinlemek için ortamdaki havayı sirküle etmek prensibi ile havayı serinleten vantilatör kullanımı da teşvik edilmelidir. Soğutma ünitelerinin çok yoğun kullanıldığı yüksek yapıların inşasından da mümkün mertebe kaçınmak gerekmektedir. Yeni yapılaşmalarda bina yüksekliğinin aynı zamanda gölge oluşumunda da etkili olacağı düşünülerek, dar sokak yapıları oluşumu desteklenmelidir. Yapılaşmalarda sadece görsel bile olsa su ögeleri çok miktarda kullanılmalıdır. Yapılaşmalar binalar arasında hava akımlarını engellemeyecek şekilde olmalı, “sıra binalar” oluşturmaktan kaçınılmalıdır. Yapılaşmalarda geniş pencere açıklıkları oluşturulmalıdır. Ve hem mevcut yapılar hem yeniden inşaa edilecek yapıların cephe ve çatı kısımlarında yüksek etkileri olan ısı yalıtımı (ağırlıklı olarak hava boşluklu malzemeleri kullanarak) uygulamalarının yapılması kanunlar ile de teşvik edilmelidir.
Ev ve işyerlerinde kullanılan buzdolaplarının üretim aşamalarında zararlı gaz salınımlarını azaltmaları için yoğun arge çalışmaları yapılmalıdır. Buzdolaplarının en düşük çalışma sıcaklıkları da, sebze meyveyi uzun süreli muhafaza etmeyi teşvik etmemek maksadı ile yine üretimleri aşamasında yüksekçe tutulmalı, bu konu ile ilgili yeni şartnameler düzenlenmelidir. Buzdolaplarının daha yüksek sıcaklıklarda kullanımını teşvik etmek ve derin dondurucu kullanımını azaltmak maksadı ile de, günlük sebze ve meyve tüketimi ve genelde haftada bir gün kurulan semt pazarlarının, haftada iki gün kurulması da düşünülebilir. Semt pazarlarının sınırlandırılması ile ilgili yeni bir düzenlemeye gidilecek ise, manav olarak tabir edilen münferit sebze meyve satış noktalarının iyileştirilerek, standardizasyonuna gidilmelidir (bu noktalarda fiyatlar denetlenmelidir). Derin dondurucu dolapların satış fiyatları arttırılmalıdır.
Ayrıca atmosferin alt kısmında yoğun olarak biriken ozon molekülleri oluşumunun en büyük sebeplerinden biri ise, hem araç egzozlarından salınan, hem de sanayideki üretimlerden atmosfere salınan karbondioksit gazıdır. İlgili kanunları da kapsayacak şekilde, türlü yöntemler ile bu salınım daha titizlikle kontrol edilmelidir. Mesela çok temiz havası ile bilinen İsviçre, bir dönem hafta sonunda bir gün, motorlu özel araçların kullanımını yasaklamış. HEM KISA -ORTA VADEDE TRAFİKTE HEM DE UZUN VADEDE DE OLSA SANAYİDE TEMİZ ENERJİ KULLANIM MALİYETİNİN DÜŞÜRÜLMESİ EN ÖNEMLİ KALEM OLACAKTIR. Bu suret ile karbondioksit salınımının/ sera gazı oluşum hızı azaltılacaktır. Trafikte elektrikli araç arz edilmesinin, nitelik ve niceliklerinin geliştirilmesinin önü açılmalıdır. Tüm bu önlemler ile atmosferin alt tabakasında biriken ozon moleküllerinin küresel ısınmaya olan etkileri azalacaktır. Ve benzer şekilde atmosferin üst katmanındaki ozon tabakasındaki incelmenin neden olduğu, güneşten yayılan kanserojen etkili ultraviyole ışınlar da kontrol edilebilir olacaktır.
Y. Mimar Nursel Dadaş (İTÜ İşletme Mühendisliği Master Programı)