Pertevniyal Lise Müdürümüze, Vakıf Başkanı ve Dernek Başkanlarına Uyarı
150. yılı nedeniyle kutlama günü nedeniyle davet ettiniz. Bu değerli hocalarımız için, öğrencilerimiz için, kendini Pertevniyallı hissedenler ve öğrencilerimiz için model olacaktı.
Pertevniyal Eğitim Vakfı Başkanı Seyhan Cengiz ve Pertevniyal Lisesinden Yetişenler Derneğ Başkanı Osman Gültekin VE Pertevniyal Lisesi Okul Müdürü
Sayın Müdürüm; yükünüz ağır, sorumluluklarınız var. Her şey kolay değil sizi anlıyorum. Ama vakıf başkanı olsun, Pertevniyal dernek başkanımız olsun, çok değerli Pertevniyal mezunlarımız var. Çok değerli iş adamlarımız var. Çok değerli eğitim için maddi destek verenlerimiz var. Bu konuda daha iyi çalışabiliriz, daha çok okul eğitim yolunu açılabilir.
Sayın vakıf başkanı, sayın dernek başkanımız sizler kapıda gelen konukları karşılamasını isterdim. Ellerini sıkmasını, gözlerinin içine bakmasını arzu ederdim. İkram koymuşsunuz ama ikram edecek görevlileri de hazırlamanız gerekirdi. Bu insanlarla birlikte ikram ederek, su içerek sohbet olsaydı daha iyi olmaz mıydı?
Bu değerli insanları ağırlıyorsanız, yiyecekleri daha itinalı, daha ciddi, daha kaliteli düşünülemez miydi? Bu insanlarla birlikte konferans salonuna en değerli misafirlerin oturtulmasını isterdim. Sizler gerekirse ayakta kalabilirdiniz. İlk sıralarda o değerli kıymetli misafirlere yer vermenizi umardım. Giderken bu insanları uğurlamanızı isterdim.
Bu değerli insanlar; Kadıköy’den, Beylikdüzü’nden, Büyükçekmece’den, Beşiktaş’tan geliyorlar. Yol parası harcıyorlar, emek veriyorlar. Yolda kaza olabilir, sakatlık olabilir. Bu insanları bir okul aşkı ile geldiklerini düşünebilirsiniz.
Siz bu insanları neden kapıda ağırlamıyor sunuz?
Neden bu insanlarla fotoğraf çektirmiyorsunuz, neden sohbet etmiyorsunuz, neden gelen misafirleri dinleyerek değerli hissettirmiyorsunuz?
Nefis de bize diyor ki;
İlgi göstermediler.
Sevgi göstermediler.
Selam vermediler.
İkram da kaliteli değildiler.
Ağırlamadılar.
Güle güle demediler.
Yer göstermediler.
Elimize Broşür Tutturdunuz
Bu da gelen kişilerin yüreğin kırdırdığını biliyor musunuz?
Okuldan dönerken çalı gibi hissine kapıldığınızın farkında mısınız? Öğrencilerimize görev vermişsiniz ama işi öğretememişsiniz. Öğrencilerimiz kitap ve Eşofman satabilirdi. Al bu broşürü gelene ver demişsiniz, ama içine ruh vermemişsiniz. O broşürü elimize tutuşturduklarının farkında değilsiniz!
Bizim Pertevniyal emir sevmez, baskıyı sevmez. İçtenliği sever, samimiyeti sever, ilgiyi sever, yardım etmesini bilir. Kitapları alır, okul derneğine faydalı olmayı düşünür.
Ama dernek başkanları emir verdiği, talimat verdiği için bize çok ters geliyor. Lütfen işinizi, görevinizi gözden geçirin. Size koşup gelen bu değerli insanları nasıl karşılayacağınızı düşünün. Evinizde gelen misafirlere nasıl ikram ediyorsanız, bu insanlara da öyle davranın, öyle düşünün. Girişte emir verici kitap satışı düşünmeyin. O masayı, kokteylin verdiği yere koymasını bilseydiniz , broşür gibi, dergi gibi çıkan kişilere verilmesini düşenecek kadar ince düşünün.
Gönüllere nakış etmesini bilin. Kalplere dokunmasını bilin. Başkan olarak, , vakıf başkan olarak konferans verdiğinizde organize etmesini de bilin. Görevinizi daha etkili yapmak için sizlere ayna olmaya çalışıyorum. Kokteylde konuşanların dili olmaya çalışıyorum. Tercümanlık yapmak istiyorum, görevlerini hatırlatmak istiyorum. Kendi ayaklarımıza kendimiz silah sıkmayalım.