• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Sıra Geceler Sanatçısı Mehmet Çimen ile Gazeteci Ayson Karabağ Röportaj

Sıra Geceler Sanatçısı Mehmet Çimen ile Gazeteci Ayson Karabağ Röportaj

Sıra Geceler Sanatçısı Mehmet Çimen ile Gazeteci Ayson Karabağ Röportaj

 Mehmet Çimen Biyografisi 

Çocukluğum Urfa’da geçti. 1965 Şanlıurfa doğumluyum. 14 yaşına kadar Urfa’daydım. Tamamen yoksul bir ailenin çocuğuyum. Babam çiftçiydi. Aldığı para yetmiyordu, başkalarının yanında bağda, bahçede çalışır, eve gelirken de bahçede ne yetişmiş ise eve onlardan getirirdi. Onunla geçimimizi sürdürürdük. Ben de 6 yaşında işe başladım çırak olarak. Aileme bu şekilde destek oluyordum. Benim haftalığımı bile ben almazdım, babam alırdı. Sonra bizim durumumuz daha da kötüye gitti. Biz 4 kardeşiz, anne ve babamla birlikte altı kişilik bir aileydik. Şanlıurfa Bey kapısı semtinde ikamet ediyorduk. O dönemde kiracıydık, kirayı ödeyemez olduk. Dedemin bir evi vardı, oraya gittik. Ev büyük avlulu, iki odası affedersiniz birde ahırı vardı. Diğer iki ev doluydu, birinde dedem birinde de amcam oturuyordu. Yani anlayacağınız bize ahır düştü. Hiç unutmuyorum hayvanı çıkarıp orayı temizledik ve oturulacak hale getirerek orada yaşamaya başladık. Hayata eksi ile başladık. Yatacak yerimin olmaması, istediğimizi yiyemeden, alamadan günlerimiz geçti. Çünkü yoktu. Baskı altında, ezilerek, acı çekerek, yokluğu genlerimde yaşayarak mücadele ettim. İleriye hep umut kapıları açılır düşüncesiyle ışığa koşan, aile çocuklarından olduk. Şükürler olsun ki, bir hikayem var, yaşanmışlığım var. Yokluğu sitem etmiyorum, yokluktan gelerek hayatın kıymetini öğrendiğim içinde mutluyum.

Bu Kapıdan Siz de Giriyordunuz, Hayvanlarda mı?

Aynen. Biz kirayı ödeyemiyorduk. İnsanın kendi memleketinde evinin olmaması ne acı bir şey. O dönemde evi olmayanı döverlerdi öyle söyleyeyim size. Hayvanlarla aynı kapıdan girerdik. Onlar sola girerdi biz de sağa girerdik. Belki de faydası var dı anlamadık o zamanlar. Ama şimdi gözlerimde canlanıyor. Hayvan kokusundan belki gençler sıkılır ama biz sıkılmadan o dönemde o koku içinde yaşadık.

Hayvanlarla Aynı Yerden Eve Girerdik, Yan Tarafımız Hayvanların Yeri, Yanı da Bizim Oturduğumuz Yer

Orada kaldığımız süre içerisinde ilkokula başladım tabi şöyle bir şey de var. Sabah okula giderdim, öğleden sonra gelir kahvede çalışırdım çünkü boş duracak lüksüm yoktu. Okula giderken zaten yırtık bir önlük keza yırtık bir ayakkabı nesini anlatayım işte garibanlık. Eve giderken yolda tirit derlerdi. O zamanlar sıcak suyun içine salça biber atar, ekmeğin üzerine doğrar yerdik. Ama ben her eve gittiğimde acaba onun yanında pilav olabilir mi bugün diye düşünürdüm. Bazen yemek olurdu evde bazen de olmazdı işte bir şekilde karnımızı doyurur işe giderdik. Yani çocukluğumda doğru ve dengeli beslenen biri değildik.

Kısacası 14 yaşına kadar sıkıntılı bir dönem geçirdim. 1979’da 14 yaşındaydım. Urfa’da iplik fabrikasında işe girdim. İki yıl çalıştı ve bu iki yıl içerisinde; eşimiz, dostumuz, arkadaşlarımız da oldu fazlasıyla.

Sıra Gecesine Nasıl Başladınız?

O zamanlar sıra geceleri düzenlenirdi. Babamla birlikte bizde gider katılırdık. Size bu sıra gecesinin hikâyesini anlatayım. Bu Kurtuluş Savaşı döneminde Urfa’yı Fransızlar işgal etmiş. Toplu olarak bir yere gelinirse o zamanın askerleri hemen müdahale ediyor. Toplu yan yana gelinmeyecek diyor. Bunu önlemek için akşamları sırayla bir arkadaşın evinde toplanırlarmış eğlence yapıyoruz havasıyla ve düşman komutanlarına  haftada bir böyle bir şeyin olacağını söylüyoruz. Eğlenceye başlarken düşman komutanlar geliyor bakıyorlar ki bunların vatan kurtarmayla derdi yok türküler söyleyip eğleniyorlar. Biraz oturup sonra gidiyorlar. Onlar gider gitmez yan odaya geçip haritayı masaya açıyorlar, konuşuyorlar ve vatanı kurtarıyorlar. Düşman komutanı Sacor’un da kafasını kesip özgürlüklerine kavuşuyorlar. Sıra gecesi de oradan gelme işte. Kırsal yerde bir yere açılamıyorsun haliyle.

TRT İle Tanışma Hikayeniz Nasıl Oldu?

İstanbul TRT’ye bir mektup yazdım, işte ben  türkü söylüyorum sesim güzel diye. Hiç aklıma gelmezdi cevap geleceği. Bir gün bir mektup geldi şaşırdım kaldım. Bizim sınav tarihlerimiz var, bu tarihlerde gelin sınava girin diyordu. Ama kolay değil ki Urfa’dan İstanbul’a gitmek. Neyse ben kafama koydum tabi. Aldım o gelen mektubu çıktım doktorun yanına dedim ‘Doktor bey hasta değilim, çok şükür fakat böyle bir durum var. Bana 10 günlük bir rapor yazabilir misiniz ?’ düşündü olur dedi neden olmasın. Çıktım gittim İstanbul’a teyzemin yanına.  Ben o tarihte iplik fabrikasında 3 bin lira alıyordum aylık. Tabi para da tükendi. Sordum soruşturdum iş için. Bir mobilyacı buldum girdim işe. Haftada bana 3 bin 500 lira para verdiler. Ben Urfa’da aylık 3 bin alıyordum, ama burada haftada 3 bin 500 alıyordum. İstanbul’da kalmaya karar verdim.

TRT’nin Yarışmasına Geldim ve İstanbul’da Kaldım

Annemi aradım böyleyken böyle dedim. Onları ikna ettim. Urfa’dan İstanbul’a düşünün otobüsle geliyorlar. Bir yatak, birkaç kap kacakla. O dönemde zaten fakiriz getirecek bir şeyimiz yok ki doğru düzgün. Geliş o geliş 80’den beri İstanbul’dayız. Geldik yine boş oturmuyoruz. Salonlarda çalıştım 10-15 sene bu arada Türk Telekom da işçi arıyormuş sağ olsun bir arkadaş işe girmemde de yardımcı oldu. Bu işe girdikten sonra İstanbul Gülhane Altın Lale Ses Yarışması düzenleniyormuş ona katıldım. Metin Şentürk arabesk, Ayhan Aşan Türk sanat müziğinde bense Türk Halk müziğindeydim. Her gün elemeler oldu. En son 10 kişi kaldık. Bu arada da işe yeni başlamışım ama buranın ışıklı dünyası beni daha çok cezbetti. Gidip işten ayrıldığımı söyledim. Sonra film teklifleri geldi ama hiç birini kabul etmedim. Çünkü arkamda olacak kimsem yoktu. Bir teyzem vardı. 83’te ilk yasal albümümü çıkarttım Disko Plak’ta. Aradan bir-iki sene geçti. Görsev Plak’ta bir albüm daha yaptım daha sonra Destebaşılar Plak’ta bir albüm daha yaptım. En son zor geceler adlı albümümü de MSO prodüksiyona yaptım.

Türkiye’de Sanatçı Olmak Zor

Müzik Hayatına Tam Olarak Ne Zaman Atıldınız?

Biz belki okullu değiliz ama alaylıyız. Urfa’da kanımıza girdi bu müzik sevdası bırakamadık. Bir dönem yapmadım ama diyorum ya yine dayanamadım başladım. Bu işi şimdiki dönemde başlasaydım daha başarılı olurdum  Mesela bu sıra geceleri ben İstanbul’a geldiğimde çok yaygın değildi. İbrahim Tatlıses’e Allah selamet versin. O zamanlar Urfa’dan ekip getirtti. Sıra gecesinin pirlerini getirdi program yaptı. Birkaç programdan sonra bu iş zaten patladı. İnsanlar bu kültürü arar oldu. Mesela hiç bilmiyordum İstanbul’da da sıra odalarının olduğunu. Gittim çok güzel bir ortam. Öyle böyle derken oranın müzik direktörü oldum. Ben daha önce makam, usul, kaide bilmezdim. Ama öyle kötü ki işte bilmemek. İlk zamanlar bir düğüne gittim. Uşak türkü peşine, hicaz türkü okumaya çalıştık olmadı. Sonra öğrendim ki ya aynı makamlarda okunması gerekiyormuş ya da o makama yakın bir makamı okumak gerekiyormuş. Sonra sonra bu kültürü tamamen kaptık. Kadir Bey’de bizi sağ olsun o sıra odalarından keşfetmiş. Şimdi gemide sıra gecesi programı yapıyorum.

Peki, Evleneceğiniz Bayanı Siz mi Yoksa Aileniz mi Seçti?

Bizde Aşk Değil, Yolda Birlikte Yürüyeceğim Eşimde Ahlak Aradım

– Bizim dönemimizde görücü usulü ile evlilikler daha iyiydi. Bizimki de öyle oldu. Benim hanımım Ankaralı. Tabi o zamanlar kız vermezler işsiz adama. Sanatçıyım desem kapıdan kovarlar. Şükür ki; Türk Telekom’da çalışıyordum. Öyle nişandı, düğündü derken evlendik. Ben ne güzellik aradım nede başka bir şey. Bir tek ahlaklı olması önemliydi benim için. Çok şükür niyet amele göreydi. Sağ olsun, el ele verdik ve yuvamızı kurduk. Çocuklarımızı yetiştirdik. Sıkıntılarımızı el birliği içinde aştık. Ezildik, yürüdük, ama şükürler olsun ki, ayakta kaldık. Eşim bana bereket getirdi.

Sence Aşk Nedir Peki?

Bizim dönemimizde aşk, sevgi konuşulmazdı, ayıp kaçardı. Onun için bölgemizde bir tarz vardı. Bizde bu dönemde bunlara dikkat ettik. Şükürler olsun niyetimiz aile kurmaktı, aşk ile yola çıktık çok şükür. Sevgi nedir derseniz, sevgisini veren ilaç, şefkat duygusu derim. Bu sevdayla yolumuza devam ettik. Aşkı da, sevgiyi de yolda öğrendik. Ben aşka inanmıyorum. Aşk dediğin şey gelip geçer. Yürekten dürüst olmaktır aşk. Eşime, çocuklarıma ve mesleğime aşığım.

Kendi İmkânlarıyla CD Yaptırıyordu

– 5 Albümüm var. Unkapanı’na gider gelirdik. Disko Plak sahibi Mustafa Güngördü’ye bir albüm yapalım dedim olur dedi. Yapalım ama masraflar yarı yarıya, yarısını ben verdim. İki gün girdik stüdyoya albümü yaptık. Resim derseniz hani insanların pişmanlıkları vardır ya benimde bu konuda var işte. Uzaktan kötü çıkmış bir resmim vardı götürüp onu yaptırdım kapak resmi. Keşke güzel bir resim çektirseydim bir kare fotoğraf.

Sanatçı İdealist Değil, Profesyonel Olmalıdır

– Çünkü ideallik ve mükemmellik sonuçtur. Ama profesyonellik bir süreçtir.

Yeni Genç Sanatçılara Tavsiyeniz Nedir?

– Zaman sizin için önemli olmalı,

– Rehber bulun kendinize,

– Mutlaka bir akıl hocanız olsun,

– Hangi yolda gideceksiniz onu iyi bilin,

– Kendi tarzınızı oluşturun,

– O tarzı basında, tv’de anlatmazsanız başka yerde anlatamazsınız. Klip yapmakla iş bitmiyor. CD’nin elinizde olması önemli değil onu para çevirmek önemli. O yolu öğrenin. Para kazanırsanız işinize daha çok emek verirsiniz, aksi takdirde sizden para bekleyen bir eviniz var.

Sanatçı konusunda okulludan çok alaylı olmanın yararlarına inanıyorum. Evet, can dostlar hayatımdan kesitler sunmaya çalıştım. İnşallah hayatımla ilgili tüm ayrıntıların olduğu bir kitap yazmayı düşünüyorum kısmet olursa.

Tüm dostlara sonsuz selamlarımla…

Sıra Geceler İçin 0532 3910934

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Sponsorlu Bağlantılar
reklam
  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM