Bakırköy’ün sokakları, kaldırımları ve caddeleri son dönemde adeta işgale uğramış durumda. Kimi esnaf, dükkan sınırlarını aşıp kamuya ait kaldırımları dolaplarla, stantlarla kapatıyor. Oysa unutulmamalı ki, bu alanlar yayalara aittir. Bir başka ifadeyle: bu yapılanlar, yalnızca fiziksel değil, ahlaki ve vicdani bir ihlal; bir kul hakkı meselesidir.

Bakırköy Belediye Başkanı’na buradan bir çağrımız var:

Sayın Başkan, bu görüntüler ne yazık ki ne kent kültürüne, ne estetik anlayışına, ne de insan haklarına sığıyor. Kaldırımlara taşan teşhir dolapları, yayaların yürüyüş hakkını gasp ediyor. Bu işgaller, denetimsizliğin ve kural tanımazlığın açık göstergesidir.

Vatandaş soruyor:

– Zabıta ekipleri bu görüntülere neden müdahale etmiyor?

– Esnaf dükkan kiralarken sokağı da mı kiralıyor?

– Kaldırımı kapatan bir işletmeye nasıl göz yumuluyor?

Bu sorular yalnızca bize değil, Bakırköy’ü yöneten herkese yöneltilmiş ağır sorumluluklar yüklüyor. İşgallerin neden olduğu olumsuz etkiler ise şöyle sıralanabilir:

Yabancı bir göz, ilçedeki dağınıklığı ve plansızlığı hemen fark ediyor.

Kaldırımların işgal edilmesi, yayaların güvenliğini tehdit ediyor.

Kural tanımazlık, toplumun genel düzen algısını zedeliyor.

Bu durum, şehir kültürünün benimsenmediğini gözler önüne seriyor.

Ve en önemlisi: “Burası Bakırköy mü gerçekten?” dedirtiyor.

Bu görüntüler, Bakırköy’ün sahipsiz bırakıldığına dair endişeleri artırıyor. Oysa bu ilçe, bir zamanlar İstanbul’un örnek kentlerinden biriydi. Bugün ise başıbozukluk ve ilgisizlik ile anılıyor.

Bizler, bu satırlarla yöneticilere ve esnafa bir ayna tutuyoruz. Amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Kuralsızlığın değil, düzenin hâkim olduğu bir Bakırköy hepimizin hakkı. Lütfen, şehir kültürünü yeniden hatırlayalım; kamusal alanların herkesin ortak değeri olduğunu unutmayalım.

Ayson Karabağ

Yazar-Gazeteci#bakirkoybelediyesi#zabita#isgal#esnaf#başkan#Dernekler#