Belediye seçimlerinde 15 adayımız vardı. Birbirinden güzel, zeki Bakırköylü insanlar çalıştılar, ofisler tutuldu, kahvaltılar verildi. 2 gün kala bir isim geldi. Kars’tan doktor Bülent Kerimoğlu. 15 aday için çok çalışıldı, masraflar edildi. O insanlar CHP için emek verdiler, onlara bir teşekkür bile edilmedi. CHP için reklam yaptılar, uğraştılar, bir teşekkür edilmesini isterdim. Meydanı boş bırakmadılar, CHP’yi temsil ettiler.

Bir gün haber geldi. Abi CHP binasının önüne gidiyoruz, Bülent Kerimoğlu gelecek, gidelim tanışalım dediler. Bakırköy’de saygın Karslılarla toplandık ve gittik. 3 saat bekledik saat 11’e yakın geldi. Ağzı laf yapıyor.

Karslılar mutlu oldular, hoşlarına gitti. Bir gün sonra Celal Kerimoğlu bizi davet etti. İstanbul Caddesi’nde bir yerde toplantı yaptı. Babası Allah rahmet etsin. Beyler oğlum, belediye başkan adayı, el birliği içinde desteğinizi istiyorum. Yardım etmenizi istiyorum, destek verin, yardımcı olun dedi. Çok etkilendik ve çok da hoşumuza gitti. Bülent Kerimoğlu Kars ‘li değil  Ardahan  Damalli   Kars’lilari  sevmediği için , kars’lilar  uzak duruyor.

Siyasi nedenlerden dolayı, Karslılar işe alınmazdı, Kars başkaldıranlar olarak bilinirdi. Haksızlığa karşı gelenlerdik. İşçiyi düşünürdük, yardım ederdik. Haksızlığa, ikiyüzlülüğe arkadan konuşmaya gelmezdik. Onun için tüm Karslılar ezilmiştir, kırılmıştır. O dönemde Karslılara ev vermezlerdi. Böyle bir dönemden çıkınca Hemşehrimizin Belediye Başkanı olmasını çok isteyen bir millet olarak çok heyecanlandık. Fakat Çerkezköy’de, sekreter eğitimi verdiğim zaman, hocam sizi hemşehrimizle tanıştırayım. Kars’lı  doktordu, ismini çok duymuştum ama tanışmamıştık.

Seçimleri esnasında İncirli’de spor salonunda sporcularımızla annelerimizi buluşturarak kahvaltı yaptık. Orada bir iletişim kurduk, bir kadın Karslı mısınız dediğinde maalesef denildiğinde tüm Karslıların başı aşağıya indi. Esprimi yaptı anlamadık, ortam gerilmişti.

Bakırköy Yeraltı çarşısında kahvaltı organize ettik, orada ağırladık. Seçildiğinde ilk kahvaltıyı burada yapacağız sözünü aldık. Bu şekilde haber yaptık, destek verdik, telefon açtık. Kırılanlar olur dedik, seçildi. Çarşıda ilk belediye başkanı olarak kahvaltı yaptık. Gazetemizde haber yaptık, destek verdik.

Bir kahvaltı toplantısında kendisine kitaplarımı ve gazetenin çıkan sayılarından birer adet hazırladık ve kendisine teslim ettik. Ettiğimiz kitaplara ne baktı, ne de alırken teşekkür etti. Ne de bakacağım, inceleyeceğim demedi. Bunları yapmayınca dedim ki, kitapları boşuna  verdim ve pişman oldum.

Kitap alan kişiler, inceler, bakar ve bilgi alır. İnceleyeceğim ve size de kanaatimi söyleyeceğim derlerdi.  Hiçbir ilgi, alaka görmedim, duymadım, işitmedim.

Belediye başkanı oldun ama ekibinizi kuramadınız. Belediyede çalışan işçinizi, memurunuzu dinlemediniz. Becerikli akıllı insanları sürdünüz. İşçinizi, memurunuzu küstürdünüz. Ortamı gerdiniz, memurlarınız arasında bir dedikodu yayıldı. İlk hareketinizi yanlış yaparak, yanlış anlattınız. Başkan oldunuz, başkan yardımcılarınızı seçemediniz. Sürekli değişen başkanları gördük. Başkan oldunuz ama onu buraya, onu şuraya sürdünüz. Belediyede düşünen adamlarınız kalmadı. 

İlk başta önceki belediye başkanları, sekreterin adamlarını çıkarırdı. Yeni ekibini kursaydın, alışkanlıkları gereği telefonlara bakmadılar, notlarımı iletmediler, haber etmediler. Önceki hastalık neyse siz de o hastalığın içine düştünüz? Ne gözlerini, ne kulaklarını, ne de becerilerini göremedik.

Siz belediye binasında aranan kan olamadınız, önceki durum neyse o şekilde devam ettiniz.

1- Belediyenin gelirini artırmak önceliğiniz olmalıydı.

2- Parkları çiçek gibi yapmasını bilseydiniz.

3- Bakırköy’de, Yeşilköy’de, Florya’da, Ataköy’de yerleriniz var. Reklam koysaydınız, esnafların indirimlerini, duyurularını, reklamlarını haftalık açardınız. Hem belediyeye para geliriniz olurdu, hem de el ilanı dağıtmazlar.. Hem de ilçemizin görünümü açısından süper olurdu.

4- Geri dönüşüm kağıttır, elbisedir, ilaçtır, kitaptır. Bunları daha iyi toplayarak, firmalara vererek, sistemsel olarak iyi çalışabilirdiniz. Böylece belediyeye iyi gelir olurdu.
5- Belediye parklarının içinde çiçek üreterek, çiçek satışı yapabilirdiniz.

6- Parklarımızı kiraya vermişsiniz ama, çevresinin bakımını bilmiyorlar, hizmet etmesini bilmiyorlar ve hepsi yerlerinde duruyorlar. Utanmadan, kızarmadan Emeklilere çayı 8 TL’ye satıyorlar. Zarar mı edecekler? 1 TL’ye satmasını sağlayabilirdiniz.

7- Sokaklarımızı kültür şehri yapabilirdiniz.
8- Esnaflarla güzel iletişim kurabilirdiniz.
9- Derneklerle iletişim daha iyi olabilirdi, size yakın olanlarla çalışıyorsunuz ama her derneğe eşit mesafede olmanız gerekmez mi?
10 Haftalık, halkı dinleyen olabilirdiniz, ama konuşmalar masada kaldı sadece.
11- Kadınlarımıza iletişim dersi verdirebilirdiniz, aile kavramını güçlendirebilirdiniz.
12- Bakırköy’de işsiz gençlerimizi eğiterek, iş dünyasına hazırlayıp iş bulabilirdiniz.
13- Bakırköy’ü yabancı ülkelere taşıyabilirdiniz.
14- Kültür şehri dediniz ama bir gün kültür şehrine yakışır etkinlik yapmadınız.

15 -Bir parkımızı masal park yapabilirdiniz .Çocukları  aileleri park  getirterek çevreye faydalı olabilirdin

Sizin yeni belediye başkan olduğunuz ilk dönemlerinde Yeraltı çarşısına Bauhaus müdürü geldi, dolaştı, Meydandaki bacalara reklam koyalım hem meydan güzelleşir, hem belediyeye gelir olur demişti. Teklif getirdik sizin reklam müdürü hanım kabul etmedi. Bu teklifi tüccar belediye başkanı olsaydı kabul ederdi.

Yeraltı çarşısına İran azerilerinden mimar getirdik. Kapılara giriş için çizimler yaptı, başkana teslim etti siz de haber oldu. Mimar ben sponsor bulayım, yürüyen merdivenleri yaptırayım, kapı girişlerine sponsor reklam koyarız, birde plaketle onure ederiz teklifi yapıldı ona da hayır dediniz. Sayın başkan spor için teklif yapıldı. Gençleri alalım, eğitelim, siz bu tekliflerin hiçbirine olumlu yaklaşmadınız.

Siz hizmet yarışında olmadınız. Sizde hizmet yok, eğitim yok. Ama her toplantınızda Atatürk’ün arkasına sığınarak, bize Atatürk’ü anlattınız. Ama siz Nutuk’u bir daha okuyun. Dersi kendinize verin. Biz sizi dinledik ama o makama saygıda kusur etmedik. Ama siz de belediyeci olarak 8 yıldır bizi uyuttunuz. Hiç hizmet yapmadınız sizi tebrik ediyorum, bizi uyuttuğunuz için.

Chp de Tebrik Ederim, Hiç belediyesini denetlemedi.

Siz Kılıçdaroğlu sizi denetlemedi. Siz bir iyilik yapan, belediye hizmetinden anlayan biri değilsiniz. Hizmet edecek biri değilsiniz. Bizde bir söz vardır. Ekmeği ekmekçiye ver, bir de fazla ver, ziyan etmesin. Sizin Çerkezköy’de doktorluğunuzdan memnun olmayan pek çok insan var. Hep şikayetçiler, sizi eleştirenlerden ders alabilseydiniz, önerileri okuyabilseydiniz, kendinizi toplardınız. Ama artık sizden hiç bir şey olmaz. Geçmiş olsun 8 yılımızı çaldınız. Bizi kandırdınız, hizmet yapmadınız. Ama kendi hesabınıza iyi çalıştınız, tebrik ediyorum. Denetleme yapıldı, o işleri ayarlamasını bildin. Helal olsun. Başarısızlığınızı ilan edin ve çekilin gidin. Bildiğiniz işi yapın. Bakırköy ilçesini geriye götürdünüz. Onun için sizden  bakırköylunun  beklentim kalmadı ve sizden artık heyecan alamıyoruz.

Etkinliklerinizi, toplantılarınızı ve kahvaltılarınızı duyuyoruz ama gelip de haber yapmak istemiyoruz. Onun için siz CHP’ye bir iyilik yapın ve çekilin. Belediyecilikte işi bilene bırakın.

1- İlçenizde gazetecileri tek tek inceleyerek, gezerek, okuyucu kitlesi olan, çevresi olan gazetecileri seçerdim.

2- Sosyal medyacılar seçerdim

3- Radyo dilinden anlayan bir danışman seçerdim.

4- TV’ye servis yapacak, tv’de sevilen bir basın danışmanı seçerdim.

5- Yurtdışında haber çıkaracak, gazeteci, televizyoncu, sosyal medyacı tespit ederdim. Bunların başına bir müdür atardım. Beyler; Bakırköy için bana haber üretin ve bizi her toplantılara katın. Siz nasıl görüyorsanız öyle haber yapın derdim.

Asistan sekreter seçerdim ve derdim ki gelin telefon, mail ne gelirse haberim olacak.

Yardımcılar seçerdim. Bakırköy, Yeşilköy, Ataköy ve Florya olmak üzere her bölgeye bir müdür atardım.

Belediyede çalışan tüm personeli tanırdım. İçinde kimsenin etkisinde kalarak değil, kendi aklımla, hislerimle insanları seçerdim. Ayda bir toplantı yaparak projeler hayata geçirirdim.

Her Pazar Bakırköy kültür ilçesi olduğu için, Bakırköy’de 24 saat müziğe, dansa zaman ayırırdım.

Kültür ilçesine yakışır ayda bir de olsa, yazarları toplardım. Kitabı okuma, sevdirme günleri yapardım. Dünya insanlarının kitap sevdalılarını ilçede toplardım.

Dernek çalışmalarını izletir, çalışanlarla çalışmayanlar arasındaki farkı görerek çalışmalarına el verirdim.

Bakırköy’ü pazarlayacak, tanıtacak, önünü açacak belediye başkanlarına ihtiyacımız var. Dinleyen, not alan, sözünde duran başkanlara ihtiyacımız var. Siz söylediklerinizin hiçbirini yapmadınız, ne ile övüneceksiniz.

Geçmiş olsun sayın başkan 8 yıl iyi uyudun. Bizi de iyi nutuklar verdiniz. Çevrenizdeki iki yüzlü insanları yanınızdan ayırmadığınız için sizleri tebrik ederim.