• DOLAR
  • EURO
  • ALTIN
  • BIST
Merhum Bariş Manço İle 1992’de Sekreter Dergisi İçin Yapılan Röportajdan Bir Ders Gibi İçinden Faydana bilirsiniz ?

Merhum Bariş Manço İle 1992’de Sekreter Dergisi İçin Yapılan Röportajdan Bir Ders Gibi İçinden Faydana bilirsiniz ?

Merhum Bariş Manço İle 1992’de Sekreter Dergisi İçin Yapılan Röportajdan Bir Ders Gibi İçinden Faydana bilirsiniz ?

Özel Röportaj – 1992
Annem de Eşim de Sekreterdi

Barış Manço ile gelecekteki bazı planları ve özellikle sekreterlik üzerine konuştuk.

Televizyon ve müzik çalışmalarının arasında yakaladığımız sevgili Barış Manço, söze acilen bir sekreter aradığını belirterek başladı ve devam etti:

“Ben bir türlü istediğim sekreteri bulamadım. Şu anda da bir sekreterim yok zaten. Banka müdireliğinden ayrılmış bir arkadaşım bu sıralar benim koordinatörlüğümü yapıyor. Telefonlara çıktığı için onu sekreterim zannediyorlar. Sekreterlik bir statüdür. Sekreterler olmazsa biz ne yaparız ki? Biz bugüne kadar sekreterya denen olaydan galiba nasibimizi alamadık. Belki de benim karşıma çıkmadı.

Sekreter, tam kelime anlamıyla sırdaş manasına gelir. Benimle ilgili her şeyi bilmesi lazım. Ancak, her şeyi bilen bir insan, zamanla kendini ‘köşem sultan’ gibi görmeye başlayınca işler ters gidiyor. Bu olmamalı. O zaman, benim yerime karar alanları, randevu verenleri gördüm.

Adam Olacak Çocuk programında bunun acısını çok çektik. Telefonla isim kaydediyorlar. Oysa biz çocukları mektupla kabul ediyoruz. Benim haberim olmadan isim kaydetmişler. Çok zor durumlarda kaldık, üzüldük tabii ki. Ne bileyim, bizim eve gün geliyor bakanlar, yüksek düzeyde bürokratlar telefon ediyorlar. Onların tam sıfatlarını anlamadan yanlış cevaplar verildiğini öğrendik. Bunlar ciddi şeyler…”

Barış Manço’nun bu deneyimlerden sonra, aradığı sekreteri seçerken oldukça titiz davrandığını görüyoruz.

Aradığı sekreterde neler görmek istediğini şöyle özetliyor:

“Beni arayanların yarısı yurt dışından arıyor. Birazcık olsun yabancı dil bilmeli diyorum. Ben televizyonda bütün dillerden biraz konuştuğum için o dilleri bildiğim zannediliyor. Mesela Japonlar beni Japonca arıyor, diğerleri kendi dilleriyle. Tabii demiyorum ki sekreter on dil bilsin, ama en azından İngilizce ve Fransızca’yı su gibi bilmeli. Benim sekreterim, benim sırdaşım olacak. Bundan başka bir özelliği olsun istemiyorum.

Lisan bilmesi lazım, prezantabl olması lazım. Erkek sekreter değildir zaten; koordinatör olur, ya da başka bir şey. Prensipte de olmuyor zaten. Düzgün fizikten kastım dünya güzeli falan olması değil… Düşündüğüm fiziki güzellik, bir gülümseme, yumuşak bakış, düzgün oturuş, yürüyüş, konuşma tonudur. Bir hanım oturup kalktığı yerden belli olur. Aslan yattığı yerden belli olur misali. Sekreter hissedilir. Düzgün giyinmesi lazımdır. Tabii bunlar için iyi para vermek lazım sekretere. Bu özellikleri taşıyanlar varsa gelsinler görüşelim.”

Barış Manço’ya sekreter-patron ilişkileri ve sekreter-patron evlilikleri üzerindeki spekülasyonları sorduk. Kendisinin de bir sekreter-patron evliliğinin sonucunda dünyaya geldiğini anlatarak düşüncelerini şu şekilde paylaştı:

“Sekreterler üzerindeki spekülasyonlara gelince, bir kere bütün meslek mensuplarını karalamak çok yanlış. Öte yandan, ben çok liberal düşünen bir insanım. İnsanlar birbirinden hoşlanıyorsa, kalkıp öküz altında buzağı aramanın bir anlamı yok. Oluyorsa da oluyor. Eğer kötü bir ilişkiyse, zaten o patronun iş dünyasındaki grafiği kendiliğinden düşecektir. İyi gözle bakılmaz. Bir sekreter ile patronu evlenebilir de bana göre. Kulları Allah yaratmış, duyguları da Allah vermiş. Allah’a karşı mı gelelim yani? Hem neden sadece sekreterler hakkında konuşuyorlar? Her meslekte olabilir. Yazık günah. Durup dururken bir meslek mensuplarını zan altında tutmak gereksiz bence. Benim eşim de bir tarihte sekreter olarak çalışıyordu ve biz evlendik. Hem hepsinden önce, annem babamın sekreteri imiş. Ne iyi etmişler de evlenmişler; ben dünyaya gelmişim. Allah razı olsun onlardan. Evlendikleri için çok mutluyum, çünkü ben doğmuşum.”

Yeni albümü hakkında da bilgi veren Barış Manço, “Barış Manço 1992” adını verdikleri kasetten bazı parçalar hakkında ipuçları verdi:

“Birkaç parça isim vereyim sizlere. Bir tanesi ‘Dral Dedenin Düdüğü’, olay çıkaracak bir şarkı. Sonra ‘Ayı’ diye bir şarkı var. Çocuklarına hayvanat bahçesini gezdiren bir babanın öyküsü. Ayıyı anlatıyorum orada. Sonra bir tanesi ismini söyleyemeyeceğim bir parça var. İsmi konusunda bir ihtilaf söz konusu. İcazet almam gerekiyor bazı yerlerden, çünkü yanlış anlaşılmalara sebep olabilir. Onu sonra söylerim. ‘Rüya’ diye bir enstrümantal parça var. Yıllar sonra ilk defa bir piyano. Bu rüyamı gerçekleştirdim, onun için bu şarkının adı ‘Rüya’ oldu. ‘Her şey Memleket Değil’ diye bir şarkı var. O da dünyadaki ırk ayrımına karşı bir parça. İlk gördüğünüz adama niye ‘Memleket neresi?’ diye sormuyorsunuz? Yani bayılıyoruz bölgeye! Ona karşı bir parça. Sempatik bir şey oldu. Bir tane de klasik var. Güzel şarkılar var.”

50 Yaş Programları

Barış Manço, 1 Ocak 1943 doğumlu. Bu yılın sonunda 50 yaşına girecek ve sanat hayatında da 35. yılını dolduracak. Bu dönüm noktaları için yeni bir plak ve program serisi hazırlama düşüncesinde olduğunu söylüyor:

“1993 yılının başında 35-50 adı altında bir seri programlar yapacağız. 35 yıllık meslek hayatımdaki kilometre taşlarını ortaya koyup, 20 versiyonluk bir kompak yapmak istiyorum. Bu 35 yılda en sevilen parçalardan oluşan özel bir kaset olacak. Eğer kaset için gerekli izinleri alamazsak, video hakları bende, o zaman video kliplerini yapacağım. Eski parçaları yeni nesillere tanıtmak istiyorum. Bunun dışında, vatandaş 35 yıldır alkışladığı bir Barış’tan 50 yaşına girerken bir anı ister. 50 yaşına eli boş girmemek lazım.”

Barış Manço 9. Cumhurbaşkanı mı?

Belki duymuşsunuzdur, belki de birçoğunuz ilk defa öğreniyorsunuz. Barış Manço, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığına talip. Evet, yanlış duymadınız. Önümüzdeki dönemde Barış Abi’nizi Çankaya Köşkü’nde otururken görebilirsiniz. Ama “Saçları uzun” diye itiraz edenleri duyar gibi oluyorum. Barış Manço da en çok bu gerekçeye kızıyor zaten:

“Ne yani? Bu kol değil ki kesince acısını. Alırsınız makası elinize, beş dakikada işi bitiriverirsiniz.”

Barış Manço’nun bir prensibi var: “Ben doğru bildiğim yoldan asla dönmeden ilerlerim.” İşte her konuda kendini ispatlayan Barış Manço, şimdi Türkiye’nin en tepesindeki idareye talip. Her zamanki gibi doğru bildiği yolda ilerliyor.

“Ben Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olmak istiyorum. Bu millete Cumhurbaşkanı olarak hizmet etmek istiyorum. Bunun yadırganmaması gerekir. Saçlarımı sorun yapanlara gülüyorum. Ben köşk meraklısı değilim. Benim köşküm var. Mercedes meraklısı da değilim. Benim Rolls Royce’um var. Ben şöhret meraklısı da değilim. Zaten herkes beni tanıyor. Ben dediğim gibi, milletime hizmet etmek istiyorum. Bunun en iyi yolunun da Cumhurbaşkanlığı olduğuna inandım ve o vazifeye talip oldum.

Bir erkeğin bana göre üç önemli özelliği olmalı: Birincisi namusu, ikincisi askerliği, üçüncüsü devletine karşı vazifeleri, vergisi. Ben bugüne kadar hep namusumla yaşadım. Bunu dost, düşman herkes bilir. Askerliğimi 20 ay asteğmen olarak yaptım, yani herkesten 4 ay fazla askerlik yaptım. Çakı gibi bir askerdim. Ve bilindiği gibi vergi rekortmeni oldum. Öyleyse benim bu göreve talip olmamam için bir sebep yok.”

Barış Manço’ya, yeterli oyu alıp alamayacağını, bir seçilememe kaygısı olup olmadığını sorduk. Hesapsız iş yapmayan Barış Manço, bu konuda da oldukça net konuştu:

“Bugün Türkiye’nin bütün çocukları beni çok seviyorlar. Bu çocuklar yarın büyüdüklerinde hemen hepsi seçmen yaşına girmiş olacaklar. İşte size korkunç bir seçmen kitlesi, on milyonun çok üzerinde bir seçmen kitlem olacak. Benim seçilememe kaygım yok.”

Barış Manço ile yaptığımız bu zevkli sohbeti burada noktalıyoruz.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Sponsorlu Bağlantılar
reklam
  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM