Hz. Ali’nin bir sözü var. Akıllı geçiniyorsanız, akılsız insanları sırtınızda taşımayın. Vatandaşın ta kendisi kıymetli, değerli altın ayarında, elmas ayarında. Ama kendinizi görmezliğe gelirseniz, sizin sırtınıza binen çok olur. Cumhurbaşkanı ne diyor, kaymakama, valiye… Ayaklarına gideceksiniz, masada oturmayacaksınız, sokakta, tarlada, caddede insanların arasında olacaksınız. İşte bizim bu yöneticilere ihtiyacımız var. Kapısında bekleyen olmayalım, şımartmayalım, görevlerini daha iyi yapsınlar. İşlerini geliştirsinler. Devletin çalışacak mekanizmalarının çalışmasını sağlayın. Paslanmasınlar. O makama saygınız var biliyorum, devlete saygınız var onu da biliyorum. Ama o masayı dolduracak adımları atın. Vatandaş sizin kıymetinizi bilsin, gelsin ki hizmetiniz gelişsin. Hizmetiniz tıkanmasın, çalışacak, üretecek insanlara faydalı insanlar gelsin. Vatandaş hizmeti gördükçe, duydukça ülkesi için makamların çalışmasını gördükçe vatandaş da gururlanır. Onun için siz o makamların kapısında olmayalım, emir de vermeyelim. Benim paramla oturuyorsun demeyelim. İnsanlığımızdan çıkmadan çözmek gerekir. Hani derler ya aşağı baksam sakal, yukarı baksam bıyık. Herşeyi bizim. Sorun da bizim, başarı da bizim. Akıllı adam çözer, suskunlukta konuşmaktır. Ama kırmadan, üzmeden , yapıcı olalım.