Polen Psikoloji’den Psikolog Sude Alabay ile Gazeteci Ayson Karabağ Röportajı
Psikolog Sude Alabay: “Hayallerinizin değil, gerçeklerin peşinden koşun!”
Günümüzde aileler, çiftler, anne-oğul, baba-evlat ilişkileri dahil birçok bağ, stres, panik bozukluk, agorafobi, kaygı bozuklukları, fobiler, travmalar ve depresyon gibi psikolojik sorunlardan olumsuz etkileniyor. Sürekli aynı sorunları konuşarak birbirine zarar veren bireyler, hem kendilerini hem çevrelerini hasta ediyor. En mantıklı düşünmeye çalışan kişiler bile panik içinde yanlış kararlar alabiliyor.
Bu tür görünmeyen hastalıklar, fiziksel rahatsızlıklar kadar hatta bazen daha da önemlidir. Baş ağrısından, bel ağrısından öte bir ağırlık yaratır. Çözüm ise doğru adreste, yani bir klinik psikolog desteğinde aranmalıdır.
İşte bu noktada işini seven, alanında uzman Klinik Psikolog Sude Alabay ile gerçekleştirdiğimiz bu röportajın sizlere ışık tutmasını, çare olmasını ve fayda sağlamasını diliyoruz. Yazıyı okuyarak bilgi sahibi olmanızı, önlem almanızı ve zor günlerinizi mutlu günlere dönüştürmenizi temenni ediyoruz. Beğenirseniz yorum yaparak paylaşmanızı rica ederiz. Keyifli okumalar.
Polen Psikoloji ‘den Sude Alabay Biyografisi
13 Mayıs 1998 tarihinde Bandırma’da doğdum. İlkokul eğitimimi Bandırma’da, ortaokulu Çamlıca’da, lise öğrenimimi ise Kadıköy Suadiye’de tamamladım. Üniversite eğitimimi İstanbul Bilgi Üniversitesi Kağıthane Kampüsü’nde, yüksek lisansımı ise Beykoz Üniversitesi’nde tamamladım.
Babam Gürsel Bey’dir. Annem ise yardımsever, güçlü bir Cumhuriyet kadını olan Nilay Hanım’dır. Üç kardeşiz. Bandırma kültürüyle yoğrulmuş, örf ve adetlerine bağlı bir ailenin çocuğuyum. Evliyim.
Kadıköy’de sanatçılar, şairler, akademisyenler, doktorlar, avukatlar ve siyasetçiler yetiştirmiş köklü bir ilçedir. Böyle bir ortamda büyümek ve denizle iç içe yaşamak, bana her zaman ilham ve mutluluk verdi.
Üniversiteden mezun olduktan sonra çeşitli Klinikler ‘de çalışarak deneyim kazanmaya çalıştım. Her zaman ezilenlerin yanında yer aldım, haksızlıklara karşı durdum. İnsanları dinlemeyi ve onlara yardım etmeyi seven bir yapım var. İnsanların sorunlarına çözüm aramayı kendime görev bildim. Çalışmak, üretmek, hayal kurmak ve bu hayallerin peşinden gitmek, benim en büyük motivasyonum oldu.
Mesleğimi sürdürürken, Klinik Psikoloji alanındaki gelişmeleri takip etmek amacıyla dergileri, seminerleri ve eğitimleri yakından izlemeye devam ettim. Bu süreçte okul arkadaşım, “Hadi gel ofisimizi açalım” dedi. Bir süre düşündüm, sonra tekrar “Hadi açıyoruz” deyince Fenerbahçe’de bir ofis tuttuk ve ortaklık fikriyle yola çıktık.
Tek arzum; mesleğimde fark yaratmak, insanların sorunlarına çözüm bularak kendi hikâyemi zenginleştirmektir.
Bir yazarın dediği gibi:
“Birilerinin acı faturası ya da başarısı size rehber olur. Onların ödediği bedelleri ödememek için hikâyelerini dinleyin, ders çıkarın.”
Bu nedenle ben de dinlemeyi, okumayı, araştırmayı ve seminerlere katılmayı sürdürenlerdenim.

Bana Göre Arkadaş Nedir?
Arkadaş, birbirini yakından tanıyan; sevgi, dostluk, güven ve anlayışla birbirine bağlı kişidir. Gerçek arkadaşlık; paylaşmayı bilen, kollayan, destek veren, el uzatan, hisseden ve bu duyguları samimiyetle sürdüren insanlar arasında kurulur.
Ben, çevreme örnek olacak, kardeşlik duygusuyla hareket eden bir arkadaşlık anlayışını yaşatmak ve yaşamak istiyorum. Birlikte hikâyeler yazmak, aynı ortamda bulunmak, aynı değerleri paylaşmak ve bu güzel dostluğu tarihe not düşmek en büyük hayallerimden biri.
Mesleğimizi yaparken, Türkiye’de fark yaratarak bu arkadaşlığın gururunu şimdiden hissediyorum. Gerçek arkadaşlık, sadece yan yana olmak değil; yürekten bir bağ kurmaktır.
Sevgili Dostlar,
hayat boyunca sahip olduğumuz imkânlar bazen yetersiz kalabilir. Ancak bundan daha önemlisi inanmaktır. Başarının ilk ve en önemli adımı, inanmaktan geçer. Hedefiniz ne olursa olsun, önce kendinize inanın ve elinizden gelenin en iyisini yapın.
“Yuvarlanan taş yosun tutmaz” derler; sık sık iş değiştirmeyin. İçinizdeki yeteneği keşfedin ve geliştirin.
Kadıköy’de çevre edinerek güvenilir biri olmanın gururunu yaşamak istiyorum. Bizim en büyük sermayemiz dürüstlük ve güvendir.
Bandırma’da doğmuş, İstanbul’da büyümüş ve bugün Kadıköy’de yaşayan biri olarak, yaşadığım her anı kıymetli buluyorum.
Hepinize Sağlıklı, Deniz Kokulu ve Huzurlu Günler Diliyorum.
Konuşurken kurduğumuz her cümlede iki ihtimal saklıdır: ya şifa veririz ya da zehir saçarız. Ne yazık ki çoğu zaman insanlar farkında olmadan kırıcı, tekrar eden, negatif cümleler kurarak hem kendi zihin sağlıklarını hem de sevdiklerinin ruhsal dengelerini bozarlar. Anne, baba ya da eş fark etmez; ilişkiler sağlıksız bir hal aldığında, artık kişiler sağlıklı düşünemez hale gelir. Görünmeyen hastalıklar akla gelmez, düşünülmez ve yönetilmesi çok zordur. Bu noktada profesyonel destek alınması gerektiği unutulmamalıdır.
Çift terapisi, çiftlerin yaşadığı sorunları analiz edip doğru yöntemlerle bu çıkmazdan kurtulmalarını sağlamak amacıyla yürütülen bir süreçtir. Her çift zaman zaman iletişim sorunları yaşayabilir. Bu terapi sayesinde çiftler aralarındaki duygusal bağı güçlendirebilir, iletişim kalitesini artırabilir ve daha sağlıklı bir ilişki sürdürebilir.
Terapide bireylere adeta ayna tutulur. Eksikleri fark etmeleri sağlanır. Gerçekleri görebilmeleri için ikna edici bir süreç yürütülür. Böylece sorunlar yapıcı bir şekilde ele alınır ve çözüm yolları birlikte keşfedilir.
Panik bozukluk, tekrarlayan ve beklenmedik şekilde ortaya çıkan panik ataklarla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Panik atak belirtileri arasında şunlar yer alır:
Kalp çarpıntısı, kalbin hızlı atması
Göğüs ağrısı, sıkışma hissi
Nefes darlığı, boğulma hissi
Baş dönmesi, sersemlik, bayılacak gibi olma
Uyuşma veya karıncalanma
Üşüme, ateş basması
Mide bulantısı, karın ağrısı
Titreme
Agorafobi, kişinin kendini güvende hissettiği ortamlar dışında bulunmaktan aşırı kaygı duymasıyla ortaya çıkan bir anksiyete bozukluğudur. Kişi açık alanlardan, kalabalıklardan, toplu taşıma araçlarından veya evde yalnız kalmaktan korkar, dışarıya yalnız çıkmaktan kaçınır.
Belirtiler:
Kapalı ve kalabalık yerlerden kaçınma
Ulaşım araçlarını kullanamama
Sosyal ortamlardan çekinme
Utanma korkusu
Kaygı bozuklukları; madde/ilaç kullanımı, travmalar veya tıbbi durumlara bağlı olarak gelişebilir. En sık karşılaşılan bozukluklar arasında şunlar vardır:
Akut stres bozukluğu
Uyum bozuklukları
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB)
OKB, kişide sürekli ve rahatsız edici düşünceler (obsesyonlar) ile bu düşünceleri azaltmak için yapılan tekrarlayıcı davranışlarla (kompulsiyonlar) kendini gösterir. Örneğin:
Kirlenme korkusuyla aşırı el yıkama
Kapı kilidini defalarca kontrol etme
Bu durum kişinin sosyal hayatını, iş yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkiler. Genellikle ergenlik ya da genç yetişkinlikte başlar, ancak her yaşta görülebilir. Tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşürür. Profesyonel destek şarttır.
Fobi, bireyin günlük yaşamını olumsuz etkileyen aşırı ve mantıksız korkudur. “Fobi” kelimesi, Yunan mitolojisinde korku tanrısı olan “Phobos”tan gelir. Fobiler kişinin yaşam kalitesini düşürür ve sosyal izolasyona yol açabilir.
Depresyon, kişinin ruhsal durumunun uzun süreli olarak olumsuz yönde etkilenmesidir. Belirtileri:
Umutsuzluk
Karamsarlık
Değersizlik hissi
Suçluluk duygusu
Ölüm ve intihar düşünceleri
Motivasyon eksikliği
Şizofreni veya bipolar bozukluğu olanlar
Alkol ve madde bağımlıları
Takıntılı kişiler
Yalnız yaşayanlar
Özgüveni düşük olanlar
Hormonal bozukluk yaşayanlar
Sağlıksız beslenenler
İlişkiler, iki kişi arasında örülen bir çember gibidir. Bu çember güçlü ise yaşanan zorluklara rağmen çift birbirine kenetlenir ve yaşamdan ortak doyum alır. Ancak aldatma, bu çemberi zedeler. Güven duygusunu yıkar, ilişkiyi derinden yaralar. Bu tür durumlarda çiftlerin profesyonel destek alarak ilişkilerini gözden geçirmeleri büyük önem taşır.
Bu röportaj, sizlere kendi hayatınıza dışarıdan bir gözle bakma imkânı sunmayı amaçlıyor. Unutmayın, psikolojik sağlığınız beden sağlığınız kadar önemlidir. Kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın, gerektiğinde bir uzmandan destek almaktan çekinmeyin.
Sude Alabay – İnsanlar Korkularından Nasıl Kurtulur?
Başarılı insanların hepsi işe hayal kurarak başlar. Kişi, hayatından vazgeçmeden çok çalışırsa mutlaka hedefine ulaşır. Asıl engeller, dışarıdan gelenler değil, kişinin kendi içindeki korkulardır. Bu nedenle “Engeller, içimizdekilerle karşılaştırıldığında önemsiz kalır” gibi bir cümle hem zihin açıcıdır hem de cesaret verici bir işlev görür. İnsan, cesaretini toplayıp korkularından kurtuldukça gerçek kişiliğini ortaya çıkarır ve hayallerine ulaşabilir.
İçindeki engelleri aşan, korkularını yenen bir kişi başarıya ulaşır. Bu süreç, kişiyi hem iyimserleştirir hem de yumuşatır; artık o kişi, bu mesajlara inanmak için hazırdır. Şöyle düşünmeliyiz: “Bu potansiyel başkasında varsa, bende neden olmasın?” Bir de buna “Beynimizin sadece %3’ünü ya da %5’ini kullanıyoruz” gibi doğruluğu tartışmalı bir iddia eklendiğinde, kişi kendi destanını yazabileceğine daha da inanmaya başlar.
Giriş sınavlarına hazırlanan öğrenciler ya da hayatından memnun olmayan bireyler, değişim için ilk adımı atmalıdır. Bunun yolu önce inanmaktan, sonra ise zayıf yönlerini tespit edip onları düzeltmekten geçer.
Sude Hocam, “Korku Nedir?”
Korku, temel olarak bir tehlike ya da tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı ve üzüntü olarak tanımlanır. Ancak daha derinlemesine bakıldığında, korku beyinde üretilen; kötü sonuçlar doğuracağı düşünüldüğü için hareket özgürlüğünüzü kısıtlayan bir olgudur. Bazen güzel deneyimler yaşamanızın önünde engel oluşturabilir. Fiziksel veya psikolojik olabilen bu hareket kısıtlaması, ister farkında olun ister olmayın, özgürlüğünüzü sınırlar. Kimse korkularına esir olmak istemez, değil mi?
Sude Hocam, “Korkunun Belirtilerini Nasıl Fark Edebiliriz?”
Korktuğunuz durumu “korku” olarak tanımlayabilmeniz önemlidir. Bunun için önce korkunun belirtilerini bilmek gerekir. Korktuğunuz şeyle karşılaştığınızda şu belirtileri kendinizde ve çevrenizdekilerde gözlemleyebilirsiniz:
Bu işaretleri iyi gözlemlemek önemlidir. Anne-babalar da çocuklarını yakından izlemeli; korku anlarında hangi belirtilerin ortaya çıktığını fark edebilmek, zamanında müdahale şansını artırır.
Sude Alabay, “Korkunun Nedenleri Nelerdir?”
Korkular genellikle, korkulan durumun başınıza gelmesi halinde kötü bir sonla karşılaşılacağı düşüncesinden kaynaklanır. Bu olumsuz senaryoyu zihninizde oluşturmanıza neden olan etkenler şunlar olabilir:

Özellikle çocuklarla bu konuları paylaşırken çok dikkatli olunmalıdır. Bir çocuk, yanlış bir bilgi ya da abartılı bir hikâye yüzünden uzun süre korku duyabilir.
Korkularınızı yenmeye karar verdiyseniz, unutmamanız gereken önemli bir şey var: Korkuyla karşılaştığınızda düşündüğünüz senaryo mutlaka gerçekleşecek diye bir durum yoktur. Hayatta pek çok olasılık vardır ve her zaman en kötüsünü düşünerek hayatınızı kendinize zindan etmek zorunda değilsiniz. Korkunuzu önce kabul edin, sonra sorgulayın. Ardından, korkularla yüzleşmek ve üstesinden gelmek için atmanız gereken adımları atın.
Sude Alabay Öğretmenim, “Korkun ve Umudun Yanında Nasıl Hareket Edelim?”
Sınava gireceksiniz; “İyi hazırlanmazsam başarısız olurum, okulu tekrarlarım” gibi endişeler yaşayabilirsiniz. Ancak bu tür düşüncelerle kendinizi sınırlamak yerine, umut penceresinden bakarak kendinize cesaret vermeniz çok önemlidir. Tıpkı bir sporcu gibi sürekli antrenman yaparak hazırlanmak, sizin de her sınavda kitaplarınızla, notlarınızla pratik yaparak kendinizi geliştirmenizi sağlar.
Sınavla ilgili hem korkuyu hem de umudu yanınızda taşımak tamamen sizin elinizde. İki duyguyu da yaşamak güzeldir, ama önemli olan bu duygularla nasıl başa çıkacağınızdır. Düşüncelerinizin sizi esir almasına izin vermek yerine, rolünüzü iyi bir şekilde oynayıp öne çıkabilmeniz gerekir. Yani sınavınızda başarılı olmak için ders çalışmalı, korkuyu yönetmeli ve umutla ilerlemelisiniz.
Klinik Psikolog
Psk.Sude Alabay
0541 388 9998
Fenerbahçe Mah. Alageyik Sok. No: 21 Daire 6 Kadıköy-İstanbul
