Devlet dairelerinde işleri zorlaştırmayın, kolaylaştırın. Gelen kişiyi sevgi ile dinleyin, iletişim kurun, gözlerine bakın, buyurun oturun deyin. Soğuk davranmayın. Gelen kişinin insan olduğunu bilin. Sıcak hava yaratın. Karşıya güven duyuyorsanız, iyi niyetliyse, istediğinin ne olduğunu biliyorsanız, bilgilendirmek konusu ile bir çıkış arıyorsanız, anlayarak işleri kökten çözen olursanız, masanın hakkını vermiş olacaksınız. İşi düşen kişinin işini yapmış olacaksınız ve de gelen kişiyi dinleyerek karşıya verdiğiniz değeri göstererek o gelen kişinin kalbini kazanmış olacaksınız.

İçeride 5 kişi masalarda oturuyorsunuz. Pardon bir isteğim var dedim. İlk masada iri yarı oturan hanımefendi sert bir ses tonu ile veremeyiz kişiye özeldir diyerek ne iletişim kurdu ne göz teması kurdu. Sert bir duvar örerek ortamı soğuk bir havaya dönüştürdü. Kişinin özellerini veremeyiz, kendisi gelsin diyerek emir verici bir konuşma ile konuştu. Elinin altında mail var. Kişiye mail atabilirdiniz, gelen kişiye buyurun diyebilirdiniz, oturun diyebilirdiniz. Gerekirse kimliğine bakardınız, gelen kişiyi nasıl temsil ediyor, çözüm yolu bulup yardımcı olsaydınız, kalpleri nakış etseydiniz, ayağa kalkarak uğurlasaydınız, daha iyi olmaz mıydı? Gelen 60 yaşındaki kişinin zihninde bu kötü resmi nasıl sileceksiniz, ülkem ilerlememiş demeyecek mi?

Uygun iletişim kurun.

Buyurun deyin.

Göz temasınız olsun.

Buyurun oturun, lütfen demek kuralların başında geliyor.

Nezaket başkasının kafasında bir nizam oluşturur. Nezakete değer verin, oyuncu olmayın, engel olmayın. Çözen, yardımcı olmaya çalışın. Demiyoruz ki, her sırrı verin. Kurallara uyarak, yol göstererek kişileri memnun gönderebilirsiniz.

Ayson Karabağ

Yazar-Gazeteci