Noterlere son zamanlarda baya yetkiler verildi. Çünkü noterde işlem yapmak randevusuz ve hızlı oluyor. Gerçekten de özellikle veraset ilamı gibi birçok yetkinin noterlere verilmesi adliyelerin de yükünü hafifletti. Tabi noterlerin güven gerektiren işlemlerde daha hassas olması gerekiyor. Çünkü vatandaşla daha yakın ilişkiler kurulmaktadır. Bu yakınlık bazen kötüye kullanılabilmekte sahte vekaletlerle sahte satışlar veya işlemler yapılabilmektedir. Özellikle tapu gibi önemli bir hususun alım satımının notere devri öncelikle güvenlik açıkları yönünden hassasiyetle takip edilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Örneğin noterlerin zaten mesleki sigortaları mevcuttur ama bu sigortanın limiti ve kapsamı özellikle İstanbul gibi yerlerde milyon hatta milyarları bulmadığı taktirde hep güvenlik açığı olacaktır. Çünkü artık herşeyin açığı bulunmuş, taklidi kolaylaşmıştır. Noter şahsi malvarlığıyla ödeyemezse sigortası devreye girip gerekli ödemeyi mağdura sorgusuz sualsiz yapabilmelidir.

Mesela tapu bir el değiştirdikten sonra çok hızlı 4-5 el daha değiştirilebiliyor. Tapu kaydının güvenliğinden devlet sorumlu ama illiyet bağını kesen bir durum varsa devlet sorumluluktan kurtulabiliyor. Bir kararda “ sahte vekaletname ile kendisine tapuda satılan taşınmazın gerçek malikinin açtığı tapu iptal ve tescil davasını kazanması sonucu taşınmazın elinden çıktığını iddia ederek zararının tazminini istemiştir. Yargıtay “ davalılar Maliye Hazinesi ve Noterin sorumluluğu TMK m. 1007 ve Noterlik Kanunu m. 162 gereğince kusursuz sorumluluktur. Diğer bir anlatımla zarar gören bu davalıların kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Bu davalılar da kusurlarının bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdırlar. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Somut olayda iğfal kabiliyeti bulunan nüfus cüzdanını kullanan ve bu şekilde sahte vekaletname çıkararak satışı gerçekleştiren üçüncü kişinin eylemi ile illiyet bağı kesilmiştir.” şeklinde değerlendirme yaparak illiyet bağının kesildiği ve dolayısı ile devletin sorumluluğunun bulunmayacağı kanaatine varmıştır. “ Devlet Böyle bir durumda sorumlu olmuyor,  mağdurun tapuyu ilk alan dolandırıcıdan tahsil etmesi mümkün değildir.

Bunun tek çıkar yolu noterlerin büyük limitli kasko mantığında özel sigortalarının bulunmasıdır, herhangi bir hatada devreye girip mağdurun zararını karşılamalıdır. Noterlerin Şu anki sigorta limitleri tapu alım satımı düşünüldüğünde yeterli değildir.