Genlerimizden gelen doğanın şifalarına inanan ve kullanan insanların midesini temizleyen, damarları harekete geçiren, doğadan gelen şifa eczane deposunun kurucusu ile birebir röportaj yaparak, doğanın ürünlerini toplayarak her ilin faydalı, doğal ürünlerini toplayarak satışını yapan, baharatçıların raflarını zenginleştirerek en iyi hizmeti vermelerini sağlayanların yanındayız. Her ilimizin kadın kolları kooperatiflerinin ürettiği değerli ürünleri alarak; hem kadınlarımıza destek olmak için hem de o kıymetli, değerli, sağlıklı ürünlerimizi baharatçılarımızda, şarküterilerimizde satışa sunuyoruz. Çünkü az ve kıymetli ürünleri ya baharatçıda bulacaksın yada şarküterilerde bulursun. İşte size tabiat eczane şifalarını toplayarak, hizmet veren kardeşimizle röportajımız. Hem sizi bilgilendirme hem de doğanın ürününü kullanmanın şifa olduğunu, fayda olduğunu göreceksiniz.

28.12.1989 İstanbul-Üsküdar doğumluyum. İlk ve orta eğitimimi Fikirtepe’de tamamladım. Liseye kaydoldum. Lise ikinci sınıfta babam yalnız olduğu için, evi geçindirmek, mücadelesini verdiğim, gördüğüm için bende babama destek vereyim, çalışayım dedim. Liseyi terk ettim. Belki bu bir bahane ama, beni ticari bağlar çekiyordu. Çünkü babam okumamız için çok baskı yapıyordu. Ama genlerimizde ticaret akımı olduğunu hissediyordum. Bende hislerime kulak verdim. Çalışmanın bana iyi geleceğine inandım. Ticaret genlerimde, ruhumda vardı.

Baba rızık kapısıdır, açmasını bilene. Baba evin çınarıdır, baba evin kalesidir, baba evin direğidir, baba dert ortağıdır, baba ile vakit geçirene, babasını dinleyene, babaya zaman ayırana ne mutlu. Babalarının gelip gittiği yolda, bizde gideceğiz. Tecrübesinden, fikirden faydalanmak gerekir. Bilgisi bizim için yol ışığıdır, yolumuzu aydınlatır.

Anne cennet kapısıdır, girmesini bilene. Annenizle vakit geçiren, annesini dinleyen, annesinden tat alana, bilgi alana, nasihat alana ne mutlu.

Benim iki ablam ve bir kardeşim var. Şanslıyım, kardeş gönül aynasıdır. Bakmasını bilene. Kardeşle yaşamayı, kardeşle sohbet etmeyi, paylaşmayı bilene ne mutlu. Kardeşle konuştuğun zaman açığını yakalayan değil, eksikliklerini kapatan kardeş olmak, samimi olmak, içten, cana yakın olmak ve sevgi bağı ile görünenlere ne mutlu

Sevgi kötülüğü yok eder. İyilikleri yayar, katı kalpleri yumuşatır. Sevgi iki yönlüdür. Sevgisini veren için mutluluk kaynağı, sevilenin kalbinde şefkat duygusudur

Marangoz ustasının yanına girdim, orada çalıştım. Sürekli gözlem yapıyordum. Bir ara su patladı, sonra su satmaya başladım. Ayakkabı boyacılığı yaptım. Akşamları da bira şişelerini toplardım onları satardım ve para kazanırdım. Girişkenliği, cesareti, iletişim yönünü arttığına inanıyorum. Benim için ticaretin ana okuluydu. İyi ki bu işleri yaptım. Birde resim çektirseydim, çocuklarımı göstermek için iyi olurdu. Aklımda kalan fotoğraf, aklımda kalan resim duruyor.

Çevrem artmıştı, çok tanıdığım insan vardı. Çevremizinde etkisiyle o dönemin şartları beni emlakçılık yapmaya itti. Eğitimlerine katılarak sertifikalar aldım. Her seminerde bakış açımı, fikrimi değiştirdi. Emlakçılık yapmaya başladım. İşlerim gelişti, çevrem çok arttı. Zaman zaman Avrupa’da, Çin’de fuarlara katıldım. Her fuarda bilgimi, çevremi arttırmaya başladım. Hayal dünyam gelişti. 2012 yılında teknolojinin gelişmesi bende Çin’den telefon parçaları getirmeye yönlendirdi. Toptan telefon servisleri ve parçaları vermeye başladım. İşlerim iyi gittikçe huzurum, mutluluğum da arttı. Para kazanmaya başladım.

Telefon parçaları satışı yaparken her şey faturalı ama benim işim yasal değil diyerek mahkemeye düştük. Hiçbir şey bilmiyordum. Korkular başladı. Telefon parçaları, örnek kapak camı veya içinde ses teli gibi parçaları ispat edemedim. Yurt dışından gelen telefon kayıtları var, ama parçalar hakkında kendimi haklıya çıkaramadım. Uzun bir mahkeme sürdü. Ben bu konuda ceza yedim. 7 yıl başıma kaynar sular döküldü, umutlarım kırıldı. Hayallerim kırıldı, aileme bakan, kardeşimi okutan biri olarak büyük engellerle karşılaştım. Beni üzen hiçbir konu yok. Hırsız değilim. Yalan dolan iş yapmadım. Ülkem ve devletime karşı gelmedim. Haklı iken haksız duruma düştüm ve 7 yıl ceza aldım. Kendimi cezaevinde buldum. Şükürler olsun, annem, babam ve kardeşlerimin duası ile af çıktı ve ben 45 gün yatarak çıktım. 45 gün benim 3 yılımı almıştı. Zor günleri yaşadım. Af benim özgürlüğümü verdi, umudumu artırdı. Hayatın kıymetini öğretti. Günlerin kıymetini öğretti. Cezaevi benim gözümde üniversite oldu. İletişim konusunda, uyum sağlama konusunda her türlü olaylardan ceza almış insanları gördükçe, duydukça ben onlardan çok şükür iyiydim. Ama kendim huzursuzdum. Onun için bu cezaevi üniversetise bana çok şey kattı.

Bakış açım değişti. 24 saat çalışma isteği doğdu bende. Zaman boşa gitmesin diye insanlara faydalı işler yapmak istediğim rüyalarıma bile girdi. Cezaevinde baharatın kıymetini, doğal ürünleri kullanarak nasıl iyi geldiğine tanıklık ettim. Ve Cemil Efendi ürünlerini İstanbul’da pazarlamaya başladım.

Erol Kırıcı’nın insanlığı beni etkiledi Tam bir abi oluşu, destek verişi, beni anlayarak, bana güvenerek desteği benim umut kapılarımı açmama vesile olan adam. Ticaret ruhumu canlandıran, rüyalarımda doğal ürünleri pazarlarken kendimi görmüştüm. Şimdi rüyalarımdaki işlerimi yaptığım için mutluyum. Cemil Efendi markası da benim umut kapım, insanların şifası oldu. Güvendiğimiz ürünler oldu, bu da bizi çok mutlu etti. Bugün soyadları nasıl değerliyse, nasıl kıymetliyse Cemil Efendi benim sanki çok sevdiğim aile bağlarımdan bir soyadı. Ben bu soyadımı bir ceketim gibi, gözlüğüm gibi, yemekte tuzum gibi, yanımda, aklımda, gönlümde, yüreğimde yaşıyorum. Benim hayat bağımdır Cemil Efendi. Özgürlük hayatımda Cemil Efendi ürünleri benim hayalimde, insanlara faydalı ürünleri pazarlamam gerektiğine inandığım için bana babalık yaptı, dayılık yaptı, büyük el verdi. Cemil Efendi ürünleri pazarlayarak hem ticaretimizi yapıyoruz, hem de arkamda bir dağ gibi çalışıyorum. Baharat satan firmalara da Cemil Efendi ürünlerini satarak güzel cevaplar alıyoruz bu da bizleri mutlu ediyor. Onun için Cemil Efendi benim sanki babam, emanetim gibi. Bizim değerimiz, bizim özgürlüğümüz. Ne olursa olsun benim için çok değerlidir.

Cezaevinde gözümü açtım, hayatımı boşa harcamak istemediğimi anladım. Doğanın şifasının çok kıymetli, çok değerli olduğuna ve bunu insanlarımıza sunmak istiyorum. İnsanlarımızı bilgilendirmek istiyorum. Her ilimizin kadın kooperatifleri var. Çok değerli ürünleri var, az ama çok kıymetli. Bu değerli ürünlerimizi İstanbul’da baharatçılarımız da bulabilirsiniz. Hem kadınlarımıza destek vermek hem de bu değerli kıymetli ürünlerimizi vatandaşlarımızın kullanmasına vesile olmaktan mutlu oluyorum. Doğal ürünlerimizden kime verdimse hem teşekkür aldım, hem de ürün faydasını görenlerin anlattıkları beni çok mutlu etti. Doğadan gelen şifaları il il toplayarak, baharatçılarımız ve şarküterilerimize, toptan satarak ulaştırıyor ve insanlara faydalı olmaya çalışıyoruz.

Doğadan gelen şifalı bitkiler çok önemli. Zencefilli macun karışımı olsun, karışık bitkisel çaylar olsun, masaj yağları olsun, doğal sabunlar olsun… Bu ürünleri doğru kullanırsanız, uzun ve düzenli olursa faydasını görürsünüz. Bitkisel çayları her gün saat 11’de veya 12’de aynı saatte sürekli kullanırsanız vücudunuz da alışır. O zaman da size faydası olur. Krem olsun, sabun olsun, bu ürünleri düzenli ve sürekli kullananlar faydasını görecektir.

Her ilimizde kadınlarımızın kooperatifleri var. Kadın dayanışmalarının ürettiği ürünler var. Biz de bu ürünleri alarak, özel şarküterilere, baharatçılara satışını yapıyoruz. Bu üretilen az ürünler hem kadınlarımıza destek olmak için, hem de her ilin becerikli kadınlarının doğal ürünlerini vatandaşla buluşturuyoruz. Özellikle seçkin şarküterilerde satışı yapılıyor.

Şarküteri; seçkin ürünleri bulunduran, bölgesel ürünlerin bulunabileceği kıymetli, değerli ürünlerin bulunabileceği bir yer. Değerli ürünlerin bulunması zorken, seçkin şarküterilerde bu ürünlerin kalitesini ve doğallığıyla bulmanı mümkün. Bizde bu seçkin şarküterilere; baharattan, doğal ürünlere kadar temin ediyoruz. Marketlerde satılmayan ürünleri sergileyen yerlerdir şarküteriler.

İçinde fruktoz, Harput pekmezi, andız pekmezi, bal, zencefil, çörekotu, polen, tere tohumu, ısırgın tohumu, menengiç meyvesi, keten tohumu, turp tohumu, havlıcan, karanfil, çiçek tomurcuğu, biberiye yaprağı karışımı ile yapılmış bir ürün.

Her gün bir çay kaşığı ile çay içerken, bir çay kaşığı alarak üzerine de çay içerseniz enerji kazanırsınız. Bunu düzenli kullandığınız hem vücudunuz kazanacak hem de kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Başka ürünleri kullandığınızda bir yere faydası varsa o kadar da başka yere zarar verir. Kalbi zedeler, o zaman bu ürünün doğal olması, düzenli ve bilinçli tüketilmesi gerekir. Her gün çay kaşığı alınca size çok faydasını göreceksiniz.

Epimedyumlu bitkisel karışım, macun epimedium, bal, zencefil, tribulus ekstraktı, dut pekmezi, arı sütü, harnup pekmezi, ballı çiçek lamium albumu, yulaf, bal kabağı karışımından yapılan çok sağlıklı bir ürün. Bu ürünü her akşam çay içerken bir çay kaşığı alıp üstüne de sıcak çay içerek faydasını görebilirsiniz. Vücudunuza enerji ve güç verecektir.

Bazı illerimizin yetişme şekli, beslenme şekli, havası, suyu çok çok önemli. Bu alışkanlıkları, yediği ürünlere bakıldığında vücut şaşırıyor. Ne oluyor. Örnek verelim. Kars insanları pekmezi seven, eti seven, kaşar peynirini seven, lavaşı seven, çayı seven ve bu şekilde yetişen biridir. Bu kişiye ekmeği bırak diyorsun, eti bırak diyorsun… Vücudun alıştığı ürünleri siz mideye gönderemezseniz, mide şaşırır. Yetişme şartlarını göz önünde bulundurarak aza indirerek yoluna devam etmelidir. Vücudun ayarı bozulmamalıdır. Her bölgenin yetişme şekline, beslenme şekline uyum sağlayarak hayata devam etmeliyiz. Her konuşanı dinlersek ayarımız bozulabilir.

Baharat; doğadan gelen şifa, karabiberi, nane, kırmızı biber gibi ürünleri her yemekte, her çorbada bunları kullanabilmek çok önemli. Bunlardan vücudun deterjanı diye düşünüyorum. Şayet baharatları yemeklerde daha fazla kullanırsak içimize de bakım yapmış oluruz. Daha iyi beslenmeye çalışırız. O zaman baharat kullanmak için mutfakta baharatlar masamızda olmalı. Bu alışkanlığımızın faydalarını çocuklarımıza öğretmeliyiz. Beslenmede vücudun şifası olduğuna inananların, bunu çok iyi kullanmaları gerekir.

Yapılan her şey kaynağına döner. Her şeyin kaynağı ise doğadır. Bizde madem her şeyin kaynağı doğadır dedik, baharatları özenle ayıklayarak ve temizleyerek sağlıklı ambalajlara koyarak hijyenik ortamda hiçbir katkı maddesi eklemeden orijinal doğal ürünleri tüketicilerimizi ulaştırmayı bir görev kabule ttik. Özellikle kadın kooperatiflerimizn ürünlerini, kadınlarımızın el becerilerini, kazanılan bu değerli ürünleri baharat satan firmalarla buluşturuyoruz.

Etli ve sebzeli tüm yemeklerde, çeşnilerde, salatalarda, soslarda sıcak ve soğuk mezelerde, tatlılarda vs. tat ve aroma verici olarak yeni lezzetlerin ortaya çıkarılmasında kullanılır. Endüstriyel gıda sanayi, ilaç sanayi, kozmetik sanayi ve boya sanayisinde de kullanılmaktadır.

Mutfaklarda; porselen ve cam kavanozlarda veya orjinal ambalajlarında ağzı kapalı olarak muhafaza edilmelidir. Mümkün olduğunca havayla temas ettirilmemelidir.

Ürünlerimizde kullanılan bitkilerin etkinliği ve aktif madde yoğunluğu yüksektir. Bu amaçla doğanın tabiat şifa deposu, yüksek rakımlı doğal gübre olmayan, fabrikalar ve egzos dumanından uzak ortamlarda yetişen bitkileri toplayıp belli analiz ve dezenfekte işlemlerinden geçirdikten sonra özel formülleri uygulayarak ürünleri elde etmektedir.

Karaciğeri yağlanmış insanların Karnıyarık tohumu tozunu yoğurt ile karıştırarak, inanarak, sağlıklı olması için dua ederek tüketmelidirler. Tüketen insanlar, faydasını gördükçe bizler de mutlu oluyoruz. Yeter ki, doğanın şifasını öğrenelim. Bilinçli tüketelim. O zaman faydasını göreceksiniz. Yeter ki, siz şifanın peşinde olun, şifa arayan şifa bulur.

Midede yanma, karaciğer yağlanması, mide hazmı gibi sıkıntı yaşayanlar için bu ürünü kullanabilir. Bu ürünün içinde, deve dikeni, enginar, şahtere, lavanta, zerdeçal, çörekotu, hindiba, rezene su karışımı ile yapılmış ve bekletilmiş bir ürün. Bu ürünü bu şekilde sabah aç karnına veya akşam yemekten önce bu şekilde kullanın. Ya da az su içine koyarak kullanın. Bu ürünleri düzenli saatinde kullanırsanız faydasını görebilirsiniz. Bu ürünü en az 3 ay düzenli, bilinçli kullanmak gerekir.

Bize ninemiz hep söylerdi. Sabahları sabunları yüzüne sürerek, hem masaj yapıyor, hem gözenekleri açıyor, hem de temizliyor. Bunu düzenli yaparsanız, güzel bir cilde sahip olursunuz derdi. Sabah ve yatmadan önce sabunla temizlemek gerekir. Ruşur Taş Sabununun yapılışı, yağlardan yapıldığı için de cilde parlaklık ve canlılık verir. Toprağın mineralleri ile zenginleşmiştir. Koltuk altı ve genital bölgeyi beyazlatır, ölü derileri canlandırır. Siyah noktaları temizler, gözenekleri açar. Cildin nefes almasını sağlar, kan dolaşımını hızlandırır.

İçinde engınar yaprağı, biberiye, zerdeçal, devedikeni, lavanta, karahindiba, şahtere, civan perçemi bulunur.